yaşayarak

listen to the pronunciation of yaşayarak
Türkçe - İngilizce
living

I spent a week in Berlin living with a German family. - Ben Berlin'de bir Alman aile ile yaşayarak bir hafta geçirdim.

I can't spend the rest of my life living with Tom. - Yaşamımın geri kalanını Tom'la yaşayarak harcayamam.

surviving
yaşa
{f} live

Nobody lives in this house. - Bu evde hiç kimse yaşamıyor.

Meerkats live in Africa. - Mirketler Afrika'da yaşar.

yaşa
{f} living

I think that our living together has influenced your habits. - Sanırım birlikte yaşamamız senin alışkanlıklarını etkiledi.

She is used to living alone. - Yalnız yaşamaya alışkın.

yaşa
huzza
yaşa
Hurray!, Hooray!
yaşa
cheers
yaşa
long live

Long live the brotherhood of all peoples. - Yaşasın tüm halkların kardeşliği.

Long live the Tatoeba Project! - Çok yaşa Tatoeba Projesi!

yaşa
viva
yaşa
whoopee
yaşa
hurray

Hurray! I have found it! - Yaşasın! Ben onu buldum!

yaşa
hooray
yaşa
hurrah
yaşa
know

Did you know that some foxes lived on this mountain? - Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?

Tom knows a man who lives in Boston. - Tom Bostonda yaşayan bir adam tanıyor.

yaşa
inhabit

The region has never been inhabited by people. - Bölgede insanlar hiç yaşamadı.

Indians inhabited this district. - Yerliler bu bölgede yaşadılar.

yaşa
subsist
Türkçe - Türkçe

yaşayarak teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Yaşa
yaşasın
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir: "Ey vatan, ey mübarek vatan, bin yaşa."- T. Fikret
yaşayarak