O, kolayca ata bindi.
- She mounted the horse with ease.
O beni kolayca kaldırdığı için şaşırdım.
- I was surprised because he lifted me up with ease.
O, bilmeceyi kolaylıkla çözdü.
- She solved the puzzle with ease.
O çapraz bulmacayı kolaylıkla çözdü.
- He did the crossword with ease.
Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
- He will find the bus stop easily.
Ahşap evler kolayca tutuşurlar.
- Wooden houses catch fire easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
- They did not break apart easily.
Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.
- You can easily identify Tom because he is very tall.
... and that's a decision that is ease their financial stress and boosted their ...
... And the relative ease with which television ...