Düzgün bir şekilde yapılan işleri severim.
- I like things done properly.
Tom motor yağını nasıl düzgün bir şekilde atacağını ve asla rögara atmadığını biliyordu.
- Tom knew how to properly dispose of motor oil and never dumped it down the storm drain.
Bir Amerikalı Kızılderili daha uygun bir şekilde Yerli Amerikalı olarak bilinir.
- An American Indian is more properly called a Native American.
Biz onu uygun bir şekilde yapacağız.
- We're going to do it properly.
Eğer anlıyorsan, öyleyse onu doğru dürüst yap.
- If you understand, then do it properly.
Tom ismimi doğru dürüst nasıl telaffuz edeceğini bilmiyor.
- Tom doesn't know how to pronounce my name properly.
Oğlum henüz doğru olarak toplama yapamıyor.
- My boy can't do addition properly yet.
Dişlerini gereği gibi fırçalıyor musun?
- Are you brushing your teeth properly?
Uygun bir biçimde eğitilmedik.
- We haven't been properly trained.
Kapıyı uygun şekilde kapatamıyorum.
- I can't get the door to shut properly.
Tom'un işi uygun şekilde yapmak için zamanı yoktu.
- Tom didn't have time to do the job properly.
Onun işi uygun olarak yapma yeteneği yoktur.
- He doesn't have the ability to do the work properly.
Tom'un onu uygun olarak yapmayacağını biliyordum.
- I knew Tom wouldn't do it properly.
Bazen iyice anlamak için hata yapmalısın.
- Sometimes you should sometimes make a mistake to be properly understood.
... If our kids aren't properly educated, ...
... And we didn't even feed you properly. ...