Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
 - Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
Leyla hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorunda kaldı.
 - Layla had to act to save her life.
Onun yüzsüzce meydan okuma hareketi neredeyse hayatına mal oluyordu.
 - His brazen act of defiance almost cost him his life.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
 - While there is life, there is hope.
Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
 - He saved the boy at the risk of his own life.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
 - One's lifestyle is largely determined by money.
Hayatta neyin en önemli olduğu kişiden kişiye değişir.
 - What is most important in life differs from person to person.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
 - Health and vitality are important for long life.
Bazı insanlar ölümden sonra ebedi hayata inanıyorlar.
 - Some people believe in eternal life after death.
Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.
 - She soon adjusted to his way of life.
Bu Amerikan yaşam tarzıdır.
 - This is the American way of life.