Onların hepsi sadece kızları götürmek için buradalar.
- All of them are just here to pick up girls.
Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
- All those who take up the sword shall perish by the sword.
Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
- One will be judged by one's appearance first of all.
Aşkta ve savaşta her şey adildir.
- All's fair in love and war.
Ben hikayenin tamamını biliyorum.
- I know the whole of the story.
O, dokuz yardın tamamını satın aldı.
- He bought the whole nine yards.
Eğer yarın yağmur yağarsa, bütün gün evde kalacağım.
- If it rains tomorrow, I will stay at home all day.
Para bütün kötülüğün köküdür.
- Money is the root of all evil.
Tepe tamamen karla kaplıydı.
- The hill was all covered with snow.
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.
- Having worked on the farm all day long, he was completely tired out.
Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
- I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
Ben dünyadaki tüm kuşların efendisiyim ve sadece düdüğüme üflemek zorundayım ve her biri bana gelecektir.
- I am master of all the birds in the world, and have only to blow my whistle and every one will come to me.
O özbeöz Amerikalı bir adamla evlenmek istedi.
- She wanted to marry an all-American man.
Bill her zaman dürüsttür.
- Bill is honest all the time.
Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
Bebek tüm gece ağladı.
- The baby cried all night.
Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?
- Are you going to cut down all the trees here?
O tümüyle siyah giyindi.
- She was dressed all in black.
Sıcak suyun tümünü kullanma.
- Don't use all the hot water.
Tom büsbütün o kadar kötü olamaz.
- Tom can't be all that bad.
Diğer tüm diller Uygurca'dan daha kolaydır.
- All the other languages are easier than Uighur.
Futbol takımımız kasabadaki diğer takımların tümünü yendi.
- Our soccer team beat all the other teams in the town.
Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
- I spent the whole afternoon chatting with friends.
Her cumartesi bütün evi temizleriz.
- Every Saturday we clean the whole house.
... OBAMA: Governor Romney, here's what we did. There were a whole bunch of oil companies. ...
... So the whole second part of my book is about the research ...