görgü

listen to the pronunciation of görgü
Türkisch - Englisch
good manners

You can teach good manners to children without resorting to punishment. - Cezaya başvurmadan çocuklara görgü öğretebilirsiniz.

I was appalled by her lack of good manners. - Onun görgü yokluğu yüzünden dehşete düştüm.

cultivation
good manners, breeding
manners, etiquette; experience
breeding
convenances
etiquette

There's proper etiquette for everything, even an orgy. - Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile.

Grace
witnessing, having seen something personally
manners

By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs. - Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.

I was appalled by her lack of good manners. - Onun görgü yokluğu yüzünden dehşete düştüm.

manner

By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs. - Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.

I'm going to have to teach you all some manners! - Sana bazı görgü kurallarını öğretmek zorunda kalacağım!

görgü kuralları
etiquette
görgü tanığı
eyewitness

Layla was the only eyewitness. - Leyla tek görgü tanığıydı.

Tom is an eyewitness. - Tom bir görgü tanığı.

görgü gereği
de rigueur
görgü kuralları
breeding
görgü kuralları
rules of good manners, etiquette
görgü kuralları
the rules of good manners, etiquette
görgü kuralları
proprieties
görgü kuralları
do's and don'ts
görgü kuralları
respectabilities
görgü tanıklığı yapmak
eyewitness
askeri görgü
(Askeri) military courtesy
uluslar arası görgü kuralları
(Hukuk) comitas gentium
Türkisch - Türkisch
Bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik kuralları, terbiye, adabımuaşeret
Bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik kuralları, terbiye, adabımuaşeret: "İçinde yaşadığımız aynı çevre, aynı görgü, beni tamamıyla onlara benzetmiyor."- O. C. Kaygılı
Görmüş olma durumu
Bir kimsenin, yaşayarak ve deneyerek elde ettiği birikim, deneyim
terbiye
tecrübe
adap
görgü fukarası
Görgüsü az veya iyi olmayan (kimse)
görgü kuralları
Bir toplumda veya toplulukta, davranışların dış biçimlerini denetlemeye yönelik olan kuralların bütünü, adabımuaşeret
görgü tanığı
Tanıklığı, olay görmüş olmasına dayanan tanık
görgü
Favoriten