tablolar

listen to the pronunciation of tablolar
Türkisch - Englisch
statements
(Bilgisayar) sheets
tables

The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables. - Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.

I don't clear off your tables. - Ben senin tablolarını temizlemem.

tablo
{i} painting

Whose paintings are these? - Bunlar kimin tabloları?

If I had bought the painting then, I would be rich now. - O tabloyu o zaman satın alsaydım, şimdi zengin olurdum.

tablo
table

Mayuko wiped a table with a cloth. - Mayuko tabloyu bir bezle sildi.

Tom cleared the table. - Tom tabloyu temizledi.

tahmini finansal tablolar
(Ticaret) forward financial statements
tablo
board
tablo
chart

Selena Gomez's second album hit Billboard Magazine's top two hundred albums chart at number four. - Selena Gomez'in ikinci albümü Billboard Magazine'in top iki yüz albüm tablosunda dört numaraya yerleşti.

The chart illustrates how the body works. - Tablo vücudun nasıl çalıştığını göstermektedir.

tablo
picture

He painted that picture a while ago. - O tabloyu bir süre önce yaptı.

This is a picture of my painting. - Bu benim tablomun bir resmi.

tablo
(Ticaret) statement
bireysel finansal tablolar
(Ticaret) separate financial statements
dizin ve tablolar
(Bilgisayar) index and tables
konsolide mali tablolar
(Ticaret) consolidated accounts
tablo
(Bilgisayar) sheet
tablo
scene
tablo
schedule
tablo
tableaux
Tablo
a table
ara dönem finansal tablolar
interim financial tables/reports
besleyici tablolar
(Elektrik, Elektronik) feeder panels
destekleyici finansal tablolar
(Ticaret) supplementary statements
pembe tablolar çizmek
paint a bright picture
tablo
theat. scene acted out in one setting
tablo
instrument panel, instrument board (of a machine)
tablo
painting, picture; scene, view; table; schedule
tablo
table: çarpım tablosu multiplication table, times table
tablo
painting, picture
tablo
striking description
tablo
large, detailed plan (hung on a wall)
tablo
view, panorama, picture
tablo
tableau
Türkisch - Türkisch

Definition von tablolar im Türkisch Türkisch wörterbuch

tablo
Tablo, düz, sağlam ve taşınabilir bir altlık üzerine yapılmış resim. Uygulanan tekniğe göre suluboya, yağlıboya, ya da çeşitli sentetik boyalar kullanılır. Altlık ya özel olarak hazırlanmış bir tahta ya da kasnağa gerilmiş bir tuvaldir. Bakır, arduvaz vb. metallerden yapılmış altlıklar da vardır. Oldukça değişik boyutta olan tablolar tarih, savaş tabloları, portre, manzara, natürmort vb. diye konulara göre sınıflandırılır
tablo
Yağlıboya resim
tablo
Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi
tablo
Bir perdenin dekor değişikliğiyle belirlenen alt bölümü
tablo
Bir sahne yapıtındaki ana bölümlerin alt kesimleri
tablo
Bez, tahta, kâğıt gibi maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim: "Bu tablolardan biri gölge oyunu hâlinde karikatürize edilmişti."- H. Taner."Hırsından bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün, diye bağırdım."- H. C. Yalçın
tablo
Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara: "Talebelik günlerimizden bazı tabloları çizmeye çalışacağım."- H. F. Ozansoy
tablo
Bez, tahta, kâğıt gibi maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim
tablo
Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara
tablolar
Favoriten