türe

listen to the pronunciation of türe
Türkisch - Englisch
justice adalet
justice
derive

These technical terms are derived from Greek. - Bu teknik terimler Yunancadan türetilmiştir

Many English words derive from Latin. - Birçok İngilizce kelime Latinceden türetilir.

tür
Type

That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt. - O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.

There are over 2,500 types of snakes in the world. - Dünyada 2,500'ü aşkın yılan türü bulunmaktadır.

tür
kind

He likes all kinds of sports. - Sporun her türünü sever.

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children. - Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

tür
sort

This sort of work calls for a lot of patience. - Bu tür iş çok sabır gerektirir.

What sort of things do you do on weekends? - Hafta sonlarında ne tür şeyler yaparsınız?

tür
species

This species of deer is so elusive that only two have ever been photographed in the wild. - Bu geyik türlerinin yakalanması o kadar zor ki yabanda şu ana kadar sadece iki tanesinin resmi çekildi.

Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species. - Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir.

türe göre
(Bilgisayar) by type
tür
breed
tür
variety

Apocryphal stories are the most fun variety of bullshit. - Uydurma hikayeler en eğlenceli saçmalık türüdür.

tür
{i} genre

My brother listens to a music genre called ambient. - Erkek kardeşim ambient denilen bir müzik türünü dinler.

This story belongs clearly to no genre. - Bu hikaye açıkça hiçbir türe ait değil.

tür
subspecies
mantar gibi türe
mushroom
tür
nature

There were no temples or shrines among us save those of nature. - Bizim aramızda doğayla ilgili olanlar hariç tapınaklar ve türbeler yoktu, .

tür
(Gıda) sp
tür
(Bilgisayar) as
tür
(Dilbilim,İnşaat) version

Turkish distinguishes between dotted and dotless Is. There are capital and lowercase versions of both. - Türkçe noktalı ve noktasız I arasında ayrım yapıyor. Her ikisinin de büyük ve küçük versiyonları var.

tür
(Aydınlatma) hue
tür
form

What form of transportation did you use? - Ulaşımın hangi türünü kullandın?

All forms of life have an instinctive urge to survive. - Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.

tür
order

When I was in Spain, I listened to this kind of music. It was very fast and its fans smoked pot in order to dance to it. - Ben İspanya'dayken bu tür müzik dinledim. O çok hızlıydı ve onun hayranları onunla dans etmek için esrar içtiler.

I ordered a Turkish grammar yesterday. - Dün bir Türkçe gramer sipariş ettim.

tür
category
tür
stamp
tür
(Ticaret) lot

Tom is the kind of guy lots of people just don't like. - Tom birçok insanın hoşlanmadığı adam türüdür.

Turkey produces a lot of minerals. - Türkiye birçok mineral üretir.

tür
(Ticaret) line
tür
(Bilgisayar) type is
tür
(Biyoloji) eidos
tür
sort of

What sort of things do you do on weekends? - Hafta sonlarında ne tür şeyler yaparsınız?

What sort of person would do that kind of thing? - O tür şeyi ne tip insan yapardı?

tür
ilk
tür
range
tür
genus
tür
description
tür
type, kind
tür
the kind
tür
of sort
ilk türe dönüş ile ilgili
reversionary
tür
race
tür
persuasion
tür
class

She can play all kinds of instruments, classical or folk. - O klasik ya da folk, her türlü enstrümanı çalabilir.

I don't accept any kind of comment during my class. - Dersim sırasında herhangi türde yorum kabul etmiyorum.

tür
strain

France has banned a strain of genetically modified maize. - Fransa, genetiği değiştirilmiş bir mısır türünü yasakladı.

tür
(Hukuk) modality
tür
(Botanik) , (Zooloji) species
tür
kind, sort, type, description; species
tür
kind, sort, type
tür
stripe
tür
cast

The Turks held siege over the Castle of Eger for a long time. - Türkler Eğri Kalesi'ni uzun süre kuşattılar.

Türkisch - Türkisch
(Hukuk) Hukuk
Hak ve hukuka uygunluk, adalet
Adalet, doğruluk
tür
Çeşit
Tür
janr
Tür
fam
tür
Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm, janr
tür
Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram
tür
Türlü
tür
Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm