Ne güzel bir sürpriz!
- What a lovely surprise!
Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Onu şaşırtmak istedim.
- I wanted to surprise him.
Onları şaşırtmak istedim.
- I wanted to surprise them.
Mary şaşkınlıkla ona baktı.
- Mary stared back at him in surprise.
Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar.
- After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Tom Mary'ye sürpriz yapmak istedi.
- Tom wanted to surprise Mary.
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Ne beklenmedik bir sürpriz!
- What an unexpected surprise!
Tom tamamen hayret etmiş değildi.
- Tom wasn't totally surprised.
Sana hayret ediyorum.
- I'm surprised at you.
Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
- The news surprised him as much as it did me.
Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.
- It surprises most people to find out that the prison warden is a woman.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
The surprise attack was devastating.
Imagine my surprise on learning I owed twice as much as I thought I did.
He doesn't surprise easily.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.
... surprises we have in store for you this morning. ...
... And every day it surprises me. ...