Twitter, saçmalıklara iyi bir örnektir.
- Twitter is a good example of absurdity.
Muhabir: Bana bir örnek verebilir misin?
- Reporter: Can you give me an example?
Ona kafası kadar büyük gümüş bir parça verdi.
- He gave him a lump of silver as big as his head.
Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
- Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
Bana bir misal verebilir misiniz?
- Can you give me an example?
Şimdiye kadar ilk kez bir misal verdim.
- This is the first time I've ever given an example.
Biz onun dersini izlemeliyiz.
- We should follow his example.
Hayvanları seviyorum, mesela kediler ver köpekleri.
- I like animals, for example, cats and dogs.
Mesela, bu bir kalem.
- For example, this is a pen.
Tom'u ne zaman düşünsem, boğazımda bir yumru hissediyorum.
- Every time I think of Tom, I get a lump in my throat.
Bir küp şeker, lütfen.
- One lump of sugar, please.