Bizimle tenis oynamak ister misin?
- Willst du mit uns Tennis spielen?
Onunla oynamak istemiyorum.
- Ich will nicht mit ihm spielen.
Bizimle tenis oynamak ister misin?
- Willst du mit uns Tennis spielen?
Tom ve Maria okuldan sonra, neredeyse sürekli tenis oynarlar.
- Tom und Maria spielen fast immer Tennis nach der Schule.
Piyes çok eglenceliydi; oraya gitmeliydin.
- The play was very amusing; you ought to have gone there.
Tom yeni tiyatroda bir oyun izledi.
- Tom saw a play in the new theater.
Tiyatro grubu yeni oyunu sahneledi.
- The theater group performed the new play.
Sami'nin grubu Kahire'de bir gösteri yapıyordu.
- Sami's band was playing a show in Cairo.
Çocuğun Keman çaldığını duyduk.
- We heard the boy playing the violin.
Şimdi gitar çalıyorum.
- I am playing the guitar now.
Olayların akışına göre hareket edelim.
- Let's play it by ear.
Kadınların özgürlüğü hareketinde bir rol oynadı.
- She played a part in the women's lib movement.
I learned to play guitar when I was ten years old.
- Ich habe mit zehn gelernt, Gitarre zu spielen.
I often hear her play the piano.
- Ich höre sie oft Klavier spielen.