Dan en genç halası Linda'yla sapkın bir cinsel ilişkiye başladı.
 - Dan began an erratic sexual relationship with his youngest aunt, Linda.
Tom sarsıcı bir şekilde titredi.
 - Tom shivered convulsively.
Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.
 - We had to lessen the impact of the erratic supplies.
Sami'nin, Leyla'nın düzensiz davranışları nedeniyle kafası karışmıştı.
 - Sami was confused by Layla's erratic behavior.