The unstable security situation in Syria also affects Turkey.
- Suriye'deki istikrarsız güvenlik durumu Türkiye'yi de etkilemektedir.
People's emotional lives are becoming more and more unstable.
- İnsanların duygusal yaşamları gittikçe daha istikrarsız hale geliyor.
Their situation is precarious.
- Durumları istikrarsızdır.
The market is very volatile.
- Pazar çok istikrarsız.
Stability has been elusive.
- İstikrar zor bulunur.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
There was steady economic improvement.
- İstikrarlı ekonomik gelişme vardı.
Tom is going steady with Mary.
- Tom Mary ile istikrarlı gidecek.
Bu mücadele kararlılıkla devam edecek.
- Bu mücadele istikrarla sürecek.
Kararlılık başarının anahtarıdır.
- İstikrar başarının anahtarıdır.