We have to respect local customs.
- Yerel geleneklere saygı duymak zorundayız.
You've got to respect Tom.
- Tom'a saygı duymak zorundasın.
Hindus don't eat meat, in particular beef, and they are mainly vegetarian in order to respect the animals' lives.
- Hindular et, özellikle sığır eti yemezler, onlar hayvanların yaşamlarına saygı duymak için temel olarak vejetaryendirler,
We have to respect local customs.
- Yerel geleneklere saygı duymak zorundayız.
Tom and Mary have started respecting each other.
- Tom ve Mary birbirlerine saygı duymaya başladılar.
Far from respecting him, I dislike him.
- Ona saygı duymayı bırak, ondan hoşlanmıyorum.
Tom was the only one who respected Mary.
- Tom Mary'ye saygı duyan tek kişiydi.
He is respected by everybody.
- Ona herkes tarafından saygı duyulur.
Recognize and respect the personality of a person.
- Bir kişinin karakterini tanı ve saygı duy.
You're respected by everybody.
- Herkes tarafından saygı duyuluyorsun.
Far from respecting him, I dislike him.
- Ona saygı duymayı bırak, ondan hoşlanmıyorum.
His modesty is worth respecting.
- Onun alçakgönüllülüğü saygı duymaya değer..