Auto-destruct sequence was set.
 - Otomatik imha sırası kuruldu.
Auto-destruct sequence initiated.
 - Otomatik imha sırası başlar.
We queued up to get tickets for the concert.
 - Biz konsere bilet almak için sıraya girdik.
The queue is too long at the ticket office.
 - Bilet ofisinde sıra çok uzun.
Tom took a seat next to Mary on the bench.
 - Tom oturma sırasında Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
There is a bench in front of the train station.
 - Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
He ranked fourth on a total of 56 runners.
 - O, toplam 56 koşucu arasında dördüncü sırada yer aldı.
His rank isn't high enough for that position.
 - Sıralaması bu pozisyon için yeterince yüksek değil.
It's good to put yourself in someone else's place now and then.
 - Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.
 - Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.
Tom and Mary usually like to sit in the front row.
 - Tom ve Mary genellikle ön sırada oturmaktan hoşlanırlar.
Tom asked Mary to see about getting front row seats at the Lady Gaga concert.
 - Tom Mary'den Lady Gaga konserinde ön sıra koltuklardan almanın bir yolunu bulmasını istedi.
That's reversing the logical order of things.
 - Bu, şeylerin mantık sırasını ters çevirmedir.
Tom couldn't put his thoughts in order.
 - Tom düşüncelerini sıraya koyamadı.
You must stand in a line to buy the ticket.
 - Bilet almak için sırada durmalısınız.
Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.
 - Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir.
It's your turn to sing.
 - Şarkı söyleme sırası senin.
It was my turn to clean the room.
 - Odayı temizleme sırası benimdi.
Italy has two mountain ranges, the Alps and the Apennines.
 - İtalya'nın iki dağ sırası vardır, Alpler ve Apeninler.
A book is lying on the desk.
 - Sıranın üzerinde bir kitap duruyor.
There is a book on the desk.
 - Sıranın üstünde bir kitap var.
Form a straight line!
 - Düz bir sıra oluşturun.
Tom pitched six innings.
 - Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Poetry consists of the best words arranged in the best order.
 - Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
The recent frequency of earthquakes makes us nervous.
 - Şu sıralardaki deprem sıklığı bizi endişelendiriyor.
Tom usually sits in the back pew.
 - Tom genellikle arka sırada oturur.
Is it safe to eat raw fish during pregnancy?
 - Hamilelik sırasında çiğ balık yemek güvenli midir?
During the morning of March 20, 2015, a total solar eclipse will be visible from the Faroe Islands, located northwest of Scotland, and the Svalbard Islands, located east of Greenland.
 - 20 Mart 2015 sabahı sırasında tam güneş tutulması İskoçyanın kuzeybatısında yer alan Faroe adalarından ve Greenland'in doğusunda yer alan Svalbarg adalarından gözle görülebilir olacak.
Tom pitched six innings.
 - Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Occasional showers are possible tomorrow.
 - Yarın ara sıra sağanaklar olabilir.
They visited me occasionally.
 - Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
 - Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.
They discovered a very talented player during summer training.
 - Onlar yaz eğitimi sırasında çok yetenekli bir oyuncu keşfettiler.
There is a bench in front of the train station.
 - Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
We followed him single file till we reached the cabin.
 - Kulübeye yetişinceye kadar onu tek sıra izledik.
The children went upstairs in single file.
 - Çocuklar tek sıra halinde üst kata çıktı.
Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
 - Matematiğin ne olduğu ile ilgili yanılgıların olması ismimi nasıl heceleyeceğinizi bilmediğinizden bile daha sıradandır.
I got to the bank and luckily didn't have to get in line.
 - Bankaya gittim ve neyseki sırayla girmek zorunda kalmadım.
The bank collapsed during the recession.
 - Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.