The weather was hot. And pretty humid.
 - Hava sıcaktı. Ve hava oldukça nemliydi.
It is very hot today.
 - Bugün hava çok sıcak.
In other words, reliability is impossible unless there is a natural warmth.
 - Diğer bir deyişle, doğal bir sıcaklık olmadığı sürece, güvenilirlik mümkün değildir.
The warmth after the chills intoxicated us.
 - Titremelerden sonraki sıcaklık bizi mest etti.
In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius.
 - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.
Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
 - İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
It's very warm today.
 - Bugün hava çok sıcak.
It's very warm. Shall I turn on the air conditioner?
 - Burası çok sıcak. Klimayı açayım mı?
This heat is unbearable.
 - Bu sıcaklık dayanılmaz.
The heat kept me awake all night.
 - Sıcaklık bütün gece beni uyanık tuttu.
It was very sultry that night.
 - O gece hava çok sıcak ve nemliydi.
Tom passed out because of the heat.
 - Tom sıcaktan bayıldı.
Tom almost passed out from the heat.
 - Tom sıcaklıktan dolayı neredeyse bayılacaktı.
It will become much warmer in March.
 - Mart ayında hava daha da sıcak olacak.
It will get warmer soon.
 - Yakında hava daha sıcak olacak.
The new president was a warm and friendly man.
 - Yeni başkan, sıcak ve samimi bir insandı.
Reindeer are friendly animals.
 - Ren geyikleri sıcak hayvanlardır.
It was so hot in Australia yesterday that Tom managed to fry an egg on a shovel.
 - Dün Avustralya'da hava o kadar sıcaktı ki Tom küreğin üstünde bir yumurta kızartmayı başardı.
Tom looked out the window at the snow while he was sitting in the hot bath.
 - Tom sıcak banyoda oturuyorken karda pencereden dışarı baktı.
The hot bath relaxed her.
 - Sıcak bir banyo, onu rahatlattı.