Tom hasn't complained of any discomfort.
 - Tom herhangi bir rahatsızlıktan şikayetçi değil.
The police arrested Tom after responding to reports of a disturbance at his home.
 - Polis, evindeki bir rahatsızlıkla ilgili raporlara cevap verdikten sonra Tom'u tutukladı.
Fadil was suffering from a serious mental disorder.
 - Fadıl ciddi bir zihinsel rahatsızlıktan muzdaripti.
I'm sorry for the inconvenience.
 - Rahatsızlık için üzgünüm.
I don't want to put her to even a small inconvenience.
 - Ona en küçük bir rahatsızlık bile vermek istemiyorum.
It wasn't harassment.
 - O, rahatsızlık değildi.
It wasn't harassment.
 - O, rahatsızlık değildi.
What is all this bother about?
 - Bütün bu rahatsızlık ne hakkında?
No one will bother to do such a thing.
 - Kimse böyle bir şeyi yapmaktan rahatsızlık duymaz.
Tom felt uneasy talking to Mary about that matter.
 - Tom Mary ile o konu hakkında konuşurken rahatsızlık hissetti.