Lincoln köleliğe karşı çıktı.
- Lincoln opposed slavery.
Tom plana karşı çıktı.
- Tom opposed the plan.
Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.
- Red, as opposed to green, is a sign of danger.
Onun söylediğine karşıyım.
- I'm opposed to what he said.
Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
- It was heroic of them to oppose the enemy.
Onun söylediğine karşıyım.
- I'm opposed to what he said.
Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
Ben bu fikre karşı çıkmalıyım.
- I have to oppose this idea.
Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.
- We oppose the government on this matter.
... But how do we know that's the bigger issue as opposed to it's ...
... I'm opposed. I'd get rid of it. That's not an energy strategy for the future. ...