Bir kerede iki yerde olamazsın.
- You can't be at two places at once.
Mary ondan aynı şeyi bir kereden fazla açıklamasını istediğinde, Tom bundan nefret ediyor.
- Tom hates it when Mary asks him to explain the same thing more than once.
Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.
- When she was a student, she went to the disco only once.
Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
- Stir once every fifteen minutes.
Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
- Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.
- All at once, I heard a shrill cry.
Senin bir defa televizyona çıktığını hatırlıyorum.
- I remember you appeared on television once.
Bu işlerin hepsini bir defada yapmaya çalışma.
- Don't try to do all these things at once.
O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için.
- That dispute has been settled once and for all.
Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.
- I once met him when I was a student.
Emekli olur olmaz tüm zamanımı Tatoeba'ya ayıracağım.
- Once I retire, I will dedicate my whole time to Tatoeba.
Sarhoş olur olmaz terbiyesini takınmaz.
- He doesn't behave himself once he's drunk.
En kısa zamanda bunu yapmaya çalışacağız.
- We'll try to do that as soon as possible.
En kısa zamanda Tom'la tanışmak istiyorum.
- I want to meet Tom as soon as possible.
Onu yapar yapmaz onun bir hata olduğunu fark ettim.
- I realized it was a mistake as soon as I did it.
Bunu yapar yapmaz akşam yemeği hazırlığına başlamanı istiyorum.
- As soon as you have done that, I would like you to start preparing supper.
Tom Mary'nin artık dinlemediğini fark eder etmez konuşmayı durdurdu.
- Tom stopped talking as soon as he noticed Mary wasn't listening anymore.
Tom'un evrak çantasını burada bıraktığını fark eder etmez geri geleceğinden eminim.
- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.
Bu e-postayı görür görmez lütfen hemen cevapla.
- As soon as you see this E-mail please reply right away.
Tartışma sona erer ermez, ben hemen ofisten ayrıldım.
- As soon as the argument ended, I left the office forthwith.
Once a strategic plan is developed, strategic managers must manage the startegic momentum.
Sana eskiden hiç söz etmedim.
- I never mentioned you once.
Bari hemen başlayalım.
- We may as well start at once.
Bizim için sürpriz oldu, o hemen yeniden hayata döndü.
- To our surprise, she revived at once.
Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.
- Modern cars differ from the early ones in many ways.
Japon flütleri çoğunlukla bambu kamışından yapılır, fakat son zamanlarda bazı ağaç olanları ortaya çıkmıştır.
- Most Shakuhachi are made from bamboo, but recently some wooden ones have appeared.
We'll get a move on once we find the damn car keys!.
... you don't get the roach motel. If you want to be sure that my PVR won't record a watch-once, ...
... Once again, tonal enhancement. ...