Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
Tom evin etrafında büyümüş olan pek çok yabani otları görebiliyor.
- Tom can see the many weeds that had grown up around the house.
Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Tom has a grown daughter.
Çocuk bir yetişkine benziyordu.
- The boy looked like a grown-up.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Küba'da çok şeker kamışı yetiştirilir.
- A lot of sugar cane is grown in Cuba.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
... is difficult to grow and harvesting is by no means a pleasant experience ...
... that are helping America grow. And I think that would be a mistake. ...