O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
- He is not a man to admit his mistakes easily.
Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
- He will find the bus stop easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
- They did not break apart easily.
Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
- She managed to get what she desired easily.
İnsanlar genelde banliyölerde rahatça yaşamaktadır.
- People often live comfortably in the suburbs.
Ben ısıya duyarlı olduğum gibi, yaz aylarında klima olmadan rahatça yaşayamam.
- As I'm sensitive to heat, I can't live comfortably without air-conditioning in summer.
Constance can learn three languages at the same time with ease!
- Constance kann mit Leichtigkeit drei Sprachen zugleich lernen.
I found his house with ease.
- Ich fand sein Haus mit Leichtigkeit.