O, anılarımda kaybolmaya başlamıştı.
- She had begun to recede in my memory.
Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.
- My memory of her has begun to recede.
Bu, hayatımın en iyi anılarından biri olacaktır.
- This will be one of the best memories of my life.
Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
- Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
- Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
Bellek beynimizin önemli bir işlevidir.
- Memory is an essential function of our brain.
En ufak bir şüphe olmadan, rüya daha önceki hayattan bir hatıraydı.
- Without the slightest doubt, the dream was a memory from a previous life.
Hafıza, beynimizin önemli bir fonksiyonudur.
- Memory is an essential function of our brain.
Sen iyi bir hafızaya sahipsin.
- You have a good memory.
Ben ilginç bir anıt gördüm.
- I have seen an interesting memorial.
Ofis onun için bir anıt düzenledi.
- The office held a memorial for him.
Dan yaptıklarından hiçbir şey hatırlamıyordu.
- Dan had no memory of what he had done.
Çocukluğumu net hatırlıyorum.
- I have a clear memory of my childhood.
Bu anıt büyük bir devlet adamı anısınadır.
- This monument is in memory of a great statesman.
Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.
- They erected a statue in memory of Gandhi.
Kolej günlerimin hatıraları aklıma geliyor.
- Memories of my college days come to my mind.
Eski güzel günlerin hatıraları sel gibi peş peşe geldi.
- Memories of the good old days came flooding back one after another.
This data passes from the CPU to the memory.
Happiness is nothing more than good health and a bad memory.
I have no memory of that event.
The Roberts Court seems to be the most politically conservative in living memory.