Bu makinenin zamanı geçmiş.
- Diese Maschine ist veraltet.
Makineler olmadan yaşayamayız.
- Ohne Maschinen können wir nicht mehr leben.
Tom kağıt uçak yapmaktan hoşlanır.
- Tom likes making paper aeroplanes.
Uçak güvenli bir şekilde indi.
- The aeroplane landed safely.
Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.
- The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.
Ben bir kez daha hava yoluyla gidersem uçakta beş kez uçmuş olurum.
- If I go by air one more time, I'll have flown in an airplane five times.
Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
- Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
Hawaii'e giderken, bu kayık motorunun yarı yolda bozulmayacağını umalım.
- Let's hope this boat engine doesn't give up the ghost when we're halfway to Hawaii.
Trenin iki tane lokomotifi var.
- The train has two engines.
Kısa sürede itfaiye arabasının etrafında bir kalabalık toplandı.
- A crowd soon gathered around the fire engine.
İtfaiye arabası yolda.
- The fire engine is on its way.
Tom makine mühendisi olmak için öğrenim görüyor.
- Tom is studying to be a mechanical engineer.
Oğlumun bir makine mühendisi olmasını istiyorum.
- I want my son to become a mechanical engineer.