Onun evde olup olmadığından emin olmalıyım.
- I must make sure whether he is at home or not.
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
- One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
Tom gazın kapalı olduğundan emin olmak için kontrol etti.
- Tom checked to make sure the gas was turned off.
Ben zamandan emin olmak istiyorum.
- I'd like to make sure of the time.
Tom bu tür bir şeyin tekrar olmamasını sağlamak için gücü dahilinde her şeyi yapacağını söyledi.
- Tom promised to do everything within his power to ensure that this kind of thing wouldn't happen again.
Herkes cümlelerin doğru seslendirilmesini ve doğru bir biçimde yazılmasını sağlamak için yardımcı olabilir.
- Everyone can help ensure that sentences sound correct, and are correctly spelled.
Gitmeden önce ondan emin olmalısınız.
- You should make sure of it before you go.
Tereddüt etmeden gerçekten emin olmalısın.
- You should make sure of the fact without hesitation.
When you leave, make sure you lock the door behind you.
... young people, the way we already have during my administration, make sure that they can ...
... family make sure the next generation can pursue its dreams as well ...