mücadeleler

listen to the pronunciation of mücadeleler
Türkisch - Englisch

Definition von mücadeleler im Türkisch Englisch wörterbuch

mücâdele
struggle

After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again. - Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

People struggled against poverty. - İnsanlar yoksulluğa karşı mücadele etti.

mücâdele
fight

I intend on fighting till the end. - Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum.

He believed that blacks could win their fight for equal rights without violence. - O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.

mücadele
struggle

People struggled against poverty. - İnsanlar yoksulluğa karşı mücadele etti.

The lion struggled to get out of his cage. - Aslan kafesinden dışarı çıkmak için mücadele etti.

mücadele
fight

I intend on fighting till the end. - Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum.

Let's fight to the last. - Sonuna kadar mücadele edelim.

mücâdele
{i} campaign

Truman campaigned until Election Day. - Truman seçim gününe kadar mücadele etti.

Eisenhower had campaigned to end the war. - Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.

mücâdele
fray
mücâdele
{i} scramble
mücâdele
tug
mücâdele
{i} war

Eisenhower had campaigned to end the war. - Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.

We should play a more active role in combating global warming. - Küresel ısınmayla mücadelede daha aktif bir rol oynamalıyız.

mücâdele
{i} battle

I will battle with illness. - Ben hastalıkla mücadele edeceğim.

We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war. - Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.

mücadele
striving
mücadele
disputing
mücadele
crusade
mücâdele
{i} wrestle

Tom wrestled with Mary. - Tom, Mary ile mücadele etti.

mücâdele
combat

Our ancestors developed massive jaws as a result of constant combat. - Atalarımız sürekli mücadele sonucunda büyük çeneler geliştirdiler.

We should play a more active role in combating global warming. - Küresel ısınmayla mücadelede daha aktif bir rol oynamalıyız.

mücadele
battle

Tom passed away last winter after a long battle with Alzheimer's disease. - Alzheimer hastalığı ile uzun bir mücadeleden sonra Tom geçen kış vefat etti.

The boy battled against a serious illness. - Oğlan ciddi bir hastalıkla mücadele etti.

mücadele
combat

Our ancestors developed massive jaws as a result of constant combat. - Atalarımız sürekli mücadele sonucunda büyük çeneler geliştirdiler.

We should play a more active role in combating global warming. - Küresel ısınmayla mücadelede daha aktif bir rol oynamalıyız.

mücadele
war

This politician proposed a green tax to fight global warming. - Bu politikacı küresel ısınmayla mücadele için yeşil vergi önerdi.

Eisenhower had campaigned to end the war. - Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.

mücadele
contestation
mücadele
fighting

We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war. - Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.

I intend on fighting till the end. - Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum.

mücadele
contest
mücadele
warfare
mücadele
hassle
mücadele
tug-of-war
mücadele
to struggle
mücadele
struggle of
mücâdele
warfare
mücâdele
{i} hassle
mücadele
struggle, strife, contention, fight, battle, contest, crusade, combat
mücadele
contention
mücadele
broil
mücadele
opposition
mücadele
dispute
mücâdele
tug of war
mücâdele
fighting

We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war. - Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.

They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long. - Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim.

mücâdele
contest
mücâdele
tussle
mücâdele
race

He competes in ski races. - O, kayak yarışlarında mücadele ediyor.

mücâdele
wrestling
Türkisch - Türkisch

Definition von mücadeleler im Türkisch Türkisch wörterbuch

MÜCADELE
(Osmanlı Dönemi) (Cedel. den) İki kişinin bir şey üzerine çekişmesi. Uğraşma. Savaşma
Mücadele
(Osmanlı Dönemi) MUKABELE
mücadele
Herhangi bir amaca erişmek veya bir kuvvete karşı koyabilmek için bir kişi veya topluluğun güçlü, sürekli çabası, savaşım: "Bu İslam merkezinde içten içe bir yığın mücadele vardı."- A. H. Tanpınar
mücadele
İki taraf arasında, birbirlerine isteklerini kabul ettirmek için yapılan zorlu çalışma, savaş
mücadele
Herhangi bir amaca erişmek veya bir kuvvete karşı koyabilmek için bir kişi veya topluluğun güçlü, sürekli çabası, savaşım
mücadele
Hasmını yere sermek için göğüs göğüse yapılan çarpışma
mücadele
Birbirlerine isteklerini kabul ettirmek için iki taraf arasında yapılan zorlu çalışma, savaş
mücâdele
(Osmanlı Dönemi) çekişme, uğraşma, savaşma