She is on a diet for fear that she will put on weight.
- Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
Horror movies frighten me.
- Korku filmleri beni korkutur.
She takes pleasure in seeing horror films.
- O, korku filmlerii izlemekten zevk alır.
I had a dreadful dream last night.
- Dün gece korkunç bir rüya gördüm.
Cats have a dread of water.
- Kedilerin su korkusu vardır.
I am frightened of walking in the darkness.
- Karanlıkta yürümekten korkuyorum.
Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
- Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
Her anxiety almost drove her wild.
- Onun korkusu neredeyse onu çılgına çevirdi.
Fear and panic overwhelmed me.
- Korku ve paniğe kapılmıştım.
Fear often exaggerates danger.
- Korku sık sık tehlikeyi abartır.
We are all in terrible danger.
- Biz korkunç bir tehlike içindeyiz.
I don't like rural horror thrillers.
- Ben kırsal korku gerilimini sevmiyorum.
His story thrilled me with horror.
- Onun hikayesi beni korkudan titretti.
Tom made a terrifying threat against Mary.
- Tom Mary'ye karşı korkunç bir tehdit yaptı.
Your threats don't frighten me.
- Senin tehditlerin beni korkutmuyor.
That guy gave me the creeps.
- O adam bana korku verdi.
Everyone here creeps me out.
- Buradaki herkes beni korkutuyor.
When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.
- Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim.
To tell you the truth, I am scared of heights. You are a coward!
- Gerçeği söylemek gerekirse. Ben yükseklikten korkuyorum, Sen bir korkaksın!
She gave a small cry of alarm and fled to the bathroom.
- O küçük bir korku çığlığı attı ve banyoya kaçtı.
The news caused alarm throughout the village.
- Haber köyün her tarafında korkuya neden oldu.
That really sounds quite awesome.
- Bu gerçekten oldukça korkunç görünüyor.
I think it's awesome.
- Bunun korkunç olduğunu düşünüyorum.
He was almost petrified with terror.
- Korku nedeniyle neredeyse donakalmıştı.
This horror movie is really scary. I couldn't sleep after I watched it.
- Bu korku filmi gerçekten korkutucu.Ben izledikten sonra uyuyamadım.
I couldn't sleep last night, so I decided to watch a horror movie.
- Dün gece uyuyamadım, bu yüzden bir korku filmi izlemeye karar verdim.
I'm going to see a horror film.
- Bir korku filmi izleyeceğim.