An uncontrolled life leads to misery.
- Kontrolsüz bir yaşam sefalete yol açar.
He checked that all the doors were safely shut.
- Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.
He did a check on the quality.
- O, bir kalite kontrol yaptı.
Nobody can control us.
- Hiç kimse bizi kontrol edemez.
West Berlin would remain free of Soviet control.
- Batı Berlin, Sovyet kontrolü olmadan kalacaktı.
Tom got a grip on his emotions.
- Tom duygularını kontrol altına aldı.
How are you at controlling your temper?
- Öfkeni nasıl kontrol ediyorsun?
The pilot was having trouble controlling the aircraft.
- Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı.
The riot got out of hand.
- İsyan kontrolden çıktı.
Things got a little out of hand.
- İşler biraz kontrolden çıktı.
Korea received an inspection from the International Atomic Energy Agency.
- Kore, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından kontrol edilmiştir.
I'm checking options.
- Seçenekleri kontrol ediyorum.
The policeman was checking the cars one-by-one.
- Polis, arabaları tek-tek kontrol ediyordu.
The pilot is trying to restore communication with the control tower.
- Pilot, kontrol kulesi ile olan iletişimi onarmaya çalışıyor.
The pilot was having trouble controlling the aircraft.
- Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı.
The puppets are controlled by wires.
- Kuklalar teller tarafından kontrol edilir.