Holding on to the rope firmly, I came safely to land.
- İpe sıkıca tutunarak karaya güvenli bir şekilde geldim.
Tom landed a big trout.
- Tom büyük bir alabalığı tutup karaya çıkardı.
Land and water make up the earth's surface.
- Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
The African elephant is the largest land mammal on earth.
- Afrika fili yeryüzünde en büyük kara memelisi.
I'm the black sheep of the family.
- Ben ailenin yüz karasıyım.
Do you like black cats?
- Kara kedileri sever misin?
Land and water make up the earth's surface.
- Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
The place is not accessible by land.
- Yere kara yoluyla ulaşılamaz.
Bats usually fly in the dark.
- Yarasalar genellikle karanlıkta uçar.
She is very afraid of the dark.
- O, karanlıktan çok korkar.
Glorify the ocean, but stay on the ground.
- Okyanusu öv ama karada kal.
Do you want fresh ground pepper on your salad?
- Salatanda taze çekilmiş karabiber istiyor musun?
It's a very gloomy day.
- Çok iç karartıcı bir gün.
The sky is gloomy and gray - a typical rainy-season sky.
- Gökyüzü karanlık ve gri - Tipik bir yağışlı mevsim havası.
I don't think it makes him a bad person just because he's decided he likes to eat horse meat.
- Sadece at eti yemeği sevdiğine karar verdiğinden dolayı bunun onu kötü bir kişi yapacağını sanmıyorum.
I don’t believe that black cats cause bad luck.
- Kara kedilerin kötü şans getirdiklerine inanmıyorum.
We took a ferry from the island to the mainland.
- Adadan ana karaya bir feribota bindik.
The economic situation is very bleak.
- Ekonomik durum çok iç karartıcı.
The sky looks ominous. I wonder if it will rain.
- Gökyüzü kara görünüyor,yağmur yağıp yağmayacağını merak ediyorum.