Her right eye is blind.
- Onun sağ gözü kördür.
They say love is blind.
- Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
I can't write with this dull pencil.
- Bu kör kalemle yazamıyorum.
This knife is so dull that it can't cut.
- Bu bıçak o kadar kör ki kesemez.
Tom is as blind as a bat.
- Tom bir yarasa kadar kör.
Without his glasses, he is as blind as a bat.
- O, gözlükleri olmadan bir yarasa kadar kördür.
The pencil is blunt. It needs sharpening.
- Kalem körelmiş. Keskinleştirmeye ihtiyacı var.
My sword may be blunt, but that's more than enough for someone like you.
- Kılıcım kör olabilir ama o senin gibi biri için fazlasıyla yeterli.
When driving a car, you must pay attention to the blind spot.
- Araba kullanırken, kör noktaya dikkat etmeniz gerekir.
I can't remember if Tom works with the deaf or the blind.
- Tom sağırlarla mı, yoksa körlerle mi çalışıyor hatırlamıyorum.
In the land of the blind, the one-eyed man is king.
- Körler diyarında, tek gözlü adam kraldır.