The unstable security situation in Syria also affects Turkey.
- Suriye'deki istikrarsız güvenlik durumu Türkiye'yi de etkilemektedir.
Tom is extremely unstable.
- Tom son derece istikrarsız.
Their situation is precarious.
- Durumları istikrarsızdır.
The market is very volatile.
- Pazar çok istikrarsız.
Stability has been elusive.
- İstikrar zor bulunur.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
Tom is going steady with Mary.
- Tom Mary ile istikrarlı gidecek.
The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady.
- İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.
Bu mücadele kararlılıkla devam edecek.
- Bu mücadele istikrarla sürecek.
Tom kararlılıktan yoksun.
- Tom istikrardan mahrum.