Önceden rezervasyon yapmak zorundasın.
- You have to make reservations in advance.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Peşin ödemek zorundasın.
- You must pay in advance.
Peşin ödemek zorundasın.
- You have to pay in advance.
O peşin olarak ödünç para aldı.
- He borrowed the money in advance.
Peşin olarak ödemek zorundayız.
- We have to pay in advance.
Peşin ödemek zorundasın.
- You have to pay in advance.
Peşin ödememi ister misiniz?
- Do you want me to pay in advance?
I would be glad if you could send me the photos. Thank you in advance.
Yardımınız için şimdiden teşekkür ediyorum.
- Thank you in advance for your help.
Ona yapabileceğin herhangi bir yardım için şimdiden size teşekkür etmek istiyorum.
- I would like to thank you in advance for any help that you are able to give her.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Siz de ona önceden diyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Daha önce İngilizce bir konuşma yaptın mı?
- Have you made a speech in English before?
John mesleğini ailesinden daha önde tutar.
- John puts his career before his family.
Seninle daha önce karşılaştığımı düşünüyorum.
- I think I've met you before.
Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
- Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim.
- I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor.
- A young man is singing before the door.
Yeni bir öğretmen sınıfın önünde durdu.
- A new teacher stood before the class.
Biz önceden aperatifleri hazırladık.
- We prepared snacks beforehand.
Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.
- I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.
- Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
Adının önüne bir haç yap.
- Make a cross before your name.
He travelled in advance of his master, making the necessary arrangements.
... sure we're helping advance that. ...
... By 50,000 years ago, glaciers begin to advance down from the North Pole. ...