Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Peşin ödemek zorundasın.
- You have to pay in advance.
Kaça mal olacağını ona peşinen sorsan iyi olur.
- You had better ask him in advance how much it will cost.
Biletler peşin olarak 30 dolar ya da gösteri gününde 35 dolar.
- Tickets are $30 in advance, or $35 on the day of the show.
Peşin olarak ödemek zorunda olacaksın.
- You're going to have to pay in advance.
Peşin ödemek zorundasın.
- You have to pay in advance.
Parayı peşin ödemeni istiyorum.
- I'd like you to pay the money in advance.
I would be glad if you could send me the photos. Thank you in advance.
Ona yapabileceğin herhangi bir yardım için şimdiden size teşekkür etmek istiyorum.
- I would like to thank you in advance for any help that you are able to give her.
İşbirliğiniz için şimdiden teşekkür ederiz.
- Thank you in advance for your cooperation.
Siz de ona önceden diyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- I want to see you before you go.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?
- Have you seen such a wonderful movie before?
John mesleğini ailesinden daha önde tutar.
- John puts his career before his family.
Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
- Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim.
- I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
- One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor.
- A young man is singing before the door.
Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.
- I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
Biz önceden aperatifleri hazırladık.
- We prepared snacks beforehand.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu.
- Sami put the needs of his children before his own needs.
Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.
- Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
He travelled in advance of his master, making the necessary arrangements.
... MALCOLM GLADWELL: And they advance ...
... Now, I'm going to apologize in advance because you're going ...