gelişmemiş

listen to the pronunciation of gelişmemiş
Türkisch - Englisch
inchoate
undeveloped

The clitoris is really a small undeveloped penis. - Klitoris aslında gelişmemiş küçük bir penistir.

A woman's clitoris is really an undeveloped penis. Ask a doctor. - Bir kadının klitorisi aslında gelişmemiş bir penistir. Bir doktora sorun.

underdeveloped
immature

These guys are very immature. - Bu çocuklar çok gelişmemiş.

puny
backward
embryonic
unimproved
undersized
sucking
unfledged
latent
abortive
bud
seminal
{s} rudimentary
geliş
coming

We could all see it coming, couldn't we? - Hepimiz onun gelişini gördük, değil mi?

I'm looking forward to your coming to Japan. - Japonya'ya gelişini dört gözle bekliyorum.

geliş
arrival

Possibly, the accident will delay his arrival. - Kaza onun gelişini muhtemelen geciktirecek.

She informed him of her arrival. - O, gelişi hakkında onu bilgilendirdi.

gelişmemiş şey veya kimse
bud
geliş
arrivals
geliş
incidence
geliş
{f} brew
geliş
{f} growing

Trade between the two countries has been steadily growing. - İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

geliş
{f} prospering
geliş
build up

I want to build up my vocabulary. - Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.

Reading helps you build up your vocabulary. - Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.

geliş
{f} flourish

Civilization has flourished for hundreds of years in this hidden land. - Medeniyet bu gizli topraklarda yüzlerce yıldır gelişti.

After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished. - İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.

geliş
grew
geliş
advent

The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker. - Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.

The advent of the euro is the beacon for the new millennium. - Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.

geliş
prosper
geliş
arrest
geliş
build#up
geliş
comings
enfeksiyon gelişmemiş
(Tıp) uninfected
geliş
coming, advent, arrival
geliş
med. presentation (at birth)
geliş
coming, arriving, arrival; advent
geliş
incoming
geliş
forthcoming
tam gelişmemiş
rudimentary
tam gelişmemiş
rudimental
yeterince gelişmemiş
(deyim,Konuşma Dili) in embryo
Türkisch - Türkisch
cüce
geliş
Gelme işi veya biçimi: "Keklik gibi taştan taşa sekerek / Gerdan açıp gelişini sevdiğim."- Ruhsatî
geliş
Gelme işi veya biçimi
Englisch - Türkisch
bigaynır
Negative form of the verb 'gelişmek'
gelişmemiş
Favoriten