Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Biz çok fazla eğlenmedik.
- We didn't have much fun.
Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
- Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
O sadece eğlence için periyodik tabloyu ezberledi.
- He learnt the periodic table by heart just for fun.
O, komik bir hikaye ile bizi neşelendirdi.
- He amused us with a funny story.
Müzik dinlemek çok eğlenceli.
- It is a lot of fun to listen to music.
Motosiklete binmek eğlencelidir.
- It's fun to ride a motorcycle.
Sadece soyadınızı büyük harflerle yazın.
- Write only your family name in capitals.
Herhangi biri Tom'un soyadını biliyor mu?
- Does anyone know Tom's family name?
Tom mahkum edilmişse aile adımız mahvolacak.
- Our family name will be ruined if Tom is convicted.
Aile adınızı nasıl hecelersiniz?
- How do you spell your family name?
Yabancılarla alay etme.
- Don't poke fun at foreigners.
Bir öğretmen hata yapan bir öğrenci ile asla alay etmemelidir.
- A teacher should never make fun of a pupil who makes a mistake.
Şakadan böyle bir şey yapmayın.
- Don't do such a thing in fun.
Bu şaka/fıkra komik değildi.
- That joke wasn't funny.