güçlükler

listen to the pronunciation of güçlükler
Türkisch - Englisch
difficulties
experience difficulties
güçlük
hassle

Anyone who creates hassle should leave. - Güçlük yaratan biri terk etmeli.

We know it's a hassle. - Bunun bir güçlük olduğunu biliyoruz.

güçlük
difficulty

I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian. - Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.

He had no difficulty in solving the problem. - Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.

güçlük
hardship
güçlük
difficulty, hardship, trouble, adversity, hassle
güçlük
{i} hurdle
güçlük
suffering
güçlük
rigour
güçlük
fix
güçlük
complication
güçlük
complex
güçlük
knot
güçlük
drawback
güçlük
trouble

I always have trouble pronouncing that word. - O kelimeyi telaffuz etmede her zaman güçlük yaşıyorum.

I had no trouble finding his office. - Onun ofisini bulmakta güçlük çekmedim.

güçlük
pitfall
güçlük
entanglement
güçlük
hardness
güçlük
job
güçlük
austerity
güçlük
arduousness
güçlük
tough
güçlük
hassle of
güçlük
adversity

Face adversity with courage. - Güçlüklerle cesaretle yüzleş.

güçlük
complexity
güçlük
stumbling block
güçlük
rub
güçlük
oppression
güçlük
complicacy
güçlük
asperity
güçlük
tieup
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) MESAİB
Güçlük
(Osmanlı Dönemi) ASÂR
Güçlük
(Osmanlı Dönemi) ŞİKL
Güçlük
(Osmanlı Dönemi) EZL
Güçlük
(Osmanlı Dönemi) SAHTİ
güçlük
Ağır ve yorucu emek, zahmet, meşakkat
güçlük
Güç olan bir şeyin niteliği, zorluk
güçlük
Ağır ve yorucu emek, zahmet, meşakkat: "Bir kere güçlük, ev bulmak ve eşya taşımak derdiyle başlar."- B. Felek
güçlük
Engel: "Güçlüklere bir başına da olsa karşı koyan insan, kuvvetli insan olmalı."- O. V. Kanık
güçlük
Engel
güçlükler
Favoriten