If you eat too much you will become fat.
- Çok fazla yersen şişmanlarsın.
Too much drinking will make you sick.
- Çok fazla içmek seni hasta edecek.
We have a surplus of food.
- Bizim yiyecek fazlalığımız var.
I bought a backpack at the army surplus store.
- Ordu fazlası mağazasında bir sırt çantası aldım.
Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
- Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there.
- Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.
It's not such a big problem. You're worrying way too much.
- O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.
You have to risk big in order to win big.
- Fazla kazanmak için fazla risk almak zorundasın.
The government's expenditures are a bit excessive.
- Hükümetin harcamaları biraz fazladır.
Tom complained about the excessive noise.
- Tom haddinden fazla gürültü hakkında şikayet etti.
I have too much homework today.
- Bugün, çok fazla ödevim var.
If you eat too much you will become fat.
- Çok fazla yersen şişmanlarsın.
We have more than enough time to spare.
- Harcamak için gereğinden fazla zamanımız var.
You're carrying this too far.
- Konuyu fazla abartıyorsun.
Far from stopping, the storm became much more intense.
- Fırtınanın durması söyle dursun, çok daha fazla yoğunlaştı.
Soldiers currently in theatre will not be made redundant.
- Şu an tiyatrodaki askerler ihtiyaç fazlası yapılmayacaklar.
Why do you spend most of your spare time with Tatoeba?
- Tatoeba ile benimle harcadığından daha fazla zaman harcamayı tercih edersin.
We have more than enough time to spare.
- Harcamak için gereğinden fazla zamanımız var.
Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
- Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
Don't go above five rubles.
- Beş rubleden fazla ödeme yapmayınız.
We stayed an extra two weeks in Paris; and we spent it seeing the sights.
- Biz Paris'te fazladan iki hafta daha kaldık; ve bunu turistik yerleri gezerek geçirdik.
Will there be an extra charge for that?
- Onun için fazladan bir masraf olacak mı?
Don't drink to excess.
- İçkiyi fazla kaçırma.
You shouldn't eat to excess.
- Çok fazla yememelisin.
Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
- Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
If I were abroad and I ran out of money, I would call my parents to ask for more.
- Yurt dışında olsam ve param bitse, ben daha fazla istemek için ailemi ararım.
The Philippines experienced more than twenty super typhoons that year.
- Filipinler o yıl yirmiden fazla süper tayfun yaşadı.
I've got plenty more.
- Çok daha fazlasına sahibim.
Don't get so nervous there is a plenty of time to answer all the questions.
- Tüm soruları cevaplamak için çok fazla zamanınız olduğu için gergin olmayın.
The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.