Mississippi Nehri derin ve geniştir.
- The Mississippi River is deep and wide.
Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- These insects are widely distributed.
Depremden sonra yaygın bir panik vardı.
- There was widespread panic after the earthquake.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Arka kapı sonuna kadar açık.
- The back door's wide open.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
He travelled far and wide.
He has read and traveled extensively.
... growth? Again, the matter is studies and debated extensively. ...
... accident? Are there deep reasons? These are matters that are extensively debated. ...