Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- These insects are widely distributed.
İngilizce dünyada en yaygın konuşulan dildir.
- English is by far the most widely-spoken language in the world.
Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
- His name was becoming widely known.
Kapı sonuna kadar açıktı.
- The door was wide open.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
He travelled far and wide.
He has read and traveled extensively.
... accident? Are there deep reasons? These are matters that are extensively debated. ...
... growth? Again, the matter is studies and debated extensively. ...