Tom teklifi uzatmadan önce başvuranın karakter referansını kontrol etmek istedi.
- Tom wanted to check the applicant's character reference before extending an offer.
Bektaşi üzümü hayatı uzatmada etkili meyvelerdir.
- Gooseberries are fruits that are effective at extending life.
Tom teklifi uzatmadan önce başvuranın karakter referansını kontrol etmek istedi.
- Tom wanted to check the applicant's character reference before extending an offer.
Bektaşi üzümü hayatı uzatmada etkili meyvelerdir.
- Gooseberries are fruits that are effective at extending life.
Şehir yolu genişletmek istiyor.
- The city wants to extend the road.
O, sigara içilmeyen alanı genişletmek istiyor.
- She wants to extend the no-smoking area.
Kalışımı Pazar gününe kadar uzatmak istiyorum.
- I'd like to extend my stay through Sunday.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
O, sigara içilmeyen alanı genişletmek istiyor.
- She wants to extend the no-smoking area.
Şehir yolu genişletmek istiyor.
- The city wants to extend the road.
Şirketi işini genişletiyor.
- His company is extending its business.
Şehir yolu genişletmek istiyor.
- The city wants to extend the road.
Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim.
- From Sendai I extended my journey to Aomori.
Şirketi işini genişletiyor.
- His company is extending its business.
Kalışımı Pazar gününe kadar uzatmak istiyorum.
- I'd like to extend my stay through Sunday.
Onlar demiryolunu sonraki şehre uzatmayı planlıyor.
- They are planning to extend the railroad to the next town.
Tom vizesini uzatabildi.
- Tom was able to extend his visa.
Işıl ışıl gülümseyen anne, bebeğine elini uzattı.
- The mother extended her hand to her baby, smiling brightly.
... is your Android device. We're extending the Android OS to include new services that allow ...
... by extending it. ...