Dan Chaucer, well of English vndefyled, / On Fames eternall beadroll worthie to be fyled.
Dan wanted to save Linda from trouble.
- Dan Linda'yı sorundan kurtarmak istedi.
Dan is a friend from school.
- Dan okuldan bir arkadaşım.
She likes dancing in a disco better than skiing.
- Bir diskoda dans etmeyi kayak yapmaktan daha fazla sever.
I would rather sing than dance.
- Dans etmektense şarkı söylemeyi tercih ederim.
Handball is a very popular sport in Denmark.
- Hentbol Danimarka'da çok sevilen bir spordur.
Linda was a popular exotic dancer in London.
- Linda, Londra'da popüler bir egzotik dansçıydı.
Dan offered to help Linda repair her car.
- Dan Linda'nın arabasını tamir etmesine yardım etmeyi önerdi.
Dan was the first officer to arrive at the crime scene.
- Dan olay yerine varan ilk polis memuruydu.
Every week I study piano on Monday and Tuesday, and dancing on Wednesday and Friday.
- Her hafta Pazartesi ve Salı günleri piyano eğitimi, Çarşamba ve Cuma günleri dans.
They were dancing with the music.
- Onlar müzik eşliğinde dans ediyorlardı.
Linda can dance as well as Meg.
- Linda Meg kadar iyi dans edebilir.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
I just hope no one saw me dancing.
- Umarım kimse beni dans ederken görmemiştir.
I hope no one saw me dancing.
- Umarım kimse benim dans ettiğimi görmedi.
She has bought a record of dance music.
- O bir dans müziği plağı aldı.
Jig, reel and hornpipe are the most popular irish dances.
- Jig, reel ve hornpipe en popüler İrlanda danslarıdır.
Tom burst out laughing when he saw Mary dancing a jig.
- Tom Mary'yi jig dansı yaparken gördüğünde kahkahalara boğuldu.