düşünücü

listen to the pronunciation of düşünücü
Türkisch - Englisch

Definition von düşünücü im Türkisch Englisch wörterbuch

düşün
{f} think

I think he is Mr Brown. - Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum.

I think it'll rain today. - Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.

düşün
think of

What do you think of modern art? - Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?

Two people think of her as their daughter. - İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.

düşün
thought

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

She put down her thoughts on paper. - Düşüncelerini kağıda döktü.

düşün
ponder

We all pondered over what had taken place. - Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
turn over
düşün
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
{f} thinking

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

düşün
{f} picturing
düşün
cogitate
düşün
cast about
düşün
ponder of
düşün
contemplate

He contemplated their plan. - O onların planı üzerinde düşündü.

He contemplated taking a trip to Paris. - Paris'e bir gezi yapmayı düşündü.

düşün
meditate

I'm trying to meditate. - Düşünmeye çalışıyorum.

He meditated for two days before giving his answer. - Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.

düşün
{f} deliberate

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

düşün
think up
düşün
idea

Tom thought it would be a good idea to see a doctor. - Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.

I have no idea what that guy is thinking. - Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.

düşün
concept
düşün
product of the mind
düşün
excogitate
düşün
considering

She's considering changing her life. - Hayatını değiştirmeyi düşünüyor.

His suggestion is worth considering. - Onun önerisi düşünmeye değer.

düşün
considered

Tom considered changing his job. - Tom işini değiştirmeyi düşündü.

Tom considered working for our company, but decided not to. - Tom bizim şirketimiz için çalışmayı düşündü, fakat yapmamaya karar verdi.

düşün
thinkup
Türkisch - Türkisch
Düşünür
düşün
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide
düşünücü
Favoriten