close to in time

listen to the pronunciation of close to in time
Englisch - Türkisch

Definition von close to in time im Englisch Türkisch wörterbuch

near
(İnşaat) yakın

Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu. - He lived in a small town nearby.

Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum. - I really look forward to your visit in the near future.

near
yakınlarda

Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musun? - Do you know a cheap hotel nearby?

Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu. - He lived in a small town nearby.

near
az kalsın

Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu. - He was nearly hit by the car while crossing the street.

near
-e bitişik
near
elisıkı
near
civarında

Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur. - Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.

Yolumu nehir civarında kaybettim. - It was near the river that I lost my way.

near
yakında

Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı? - Excuse me, is there a toilet nearby?

Yakında bir telefon var mı? - Is there a telephone near by?

near
{f} yaklaş

O en ufak bir şeye darılıyor, ona söylediğimiz yaklaşık her şeye itiraz ediyor. - He's offended at the slightest thing, he takes exception to nearly everything we say to him.

İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı. - Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.

near
daha yakındaki
near
{s} eli sıkı
near
(sıfat) yakın, samimi, eli sıkı, cimri
near
(zarf) yakın, yakında, yaklaşık olarak, hemen hemen
near
yakınında

Dün ben Denizli'ye gittim ve kümesin yakınında bir horoz gördüm. - Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop.

Eczane, hastanenin yakınında. - The pharmacy is near the hospital.

near
ne
near
neredeyse

O kaydı ve neredeyse düşecekti. - He slipped and nearly fell.

O oraya varmadan önce, neredeyse hava kararacak. - By the time she gets there, it will be nearly dark.

near
sıkı

Araba frenleri sıkıştığında neredeyse bir kaza yapıyorduk. - We nearly had an accident when the car brakes jammed.

near
hemen hemen

Hemen hemen hiç yakın dostu yoktur. - She has nearly no close friends.

Biz hemen hemen hazırız. - We're pretty near done.

near
{f} yakınlaşmak
Englisch - Englisch
near

The voyage was near completion.

close to in time

    Türkische aussprache

    klōs tı în taym

    Aussprache

    /ˈklōs tə ən ˈtīm/ /ˈkloʊs tə ɪn ˈtaɪm/
Favoriten