can sıkıcı

listen to the pronunciation of can sıkıcı
Türkisch - Englisch
boring

Tom was boring, but Mary wasn't. - Tom can sıkıcıydı, ancak Mary değildi.

annoying

It's really very annoying. - Bu gerçekten can sıkıcı.

You are really annoying. - Gerçekten can sıkıcısın.

embarrassing

It's an embarrassing question. - O, can sıkıcı bir soru.

She finds her parents embarrassing. - Anne ve babasını can sıkıcı buluyor.

tedious

They are weary of their tedious work. - Onlar can sıkıcı işlerinden dolayı bitkindiler.

chippy
worrisome
bothersome

Why are women such bothersome creatures? - Kadınlar niçin böyle can sıkıcı varlıklardır.

soulless
worrying
boring, dull, dreary, bothersome, worrisome
disagreeable
sullen
displeasing
vexatious
provoking
aggravating
soul destroying
unexciting
painful

I knew it would be painful. - Bunun can sıkıcı olacağını biliyordum.

That's got to be painful. - Bu can sıkıcı olmalı.

troublesome
annoy

My parents keep arguing about stupid things. It's so annoying! - Ailem aptal şeyler hakkında tartışmayı sürdürüyor. Bu çok can sıkıcı!

It's annoying when people make out at work. - İnsanlar iş yerlerinde cinsel ilişkide bulunduğunda, bu can sıkıcıdır.

irksome

He has an irksome personality. - Onun can sıkıcı bir kişiliği var.

offending
dull

That type of person is dull. - O tip bir kişi can sıkıcıdır.

tiresome

Your friend is tiresome. - Arkadaşın can sıkıcı.

{i} bore
blah
depressive
prosy
hellish
humdrum
heavy-handed
soul-destroying
dreary
teaser
galling
sombre
{i} vexing
somber
prose
can sıkıcı biçimde
annoyingly
can sıkıcı konuşmak
prose
can sıkıcı tip
pain in the neck
can sıkıcı tip
humdrum
can sıkıcı öğüt
jaw
cansıkıcı
ponderous
cansıkıcı
provoking
yorucu, üzücü, can sıkıcı
exhausting, upsetting, frustrating
Türkisch - Türkisch
Üzüntü yaratan, üzücü
can sıkıcı
Favoriten