Sağlık, hastalık gelene kadar kıymetli değildir.
- Health is not valued till sickness comes.
O, her zaman karısının görüşlerine değer verir.
- He always values his wife's opinions.
O sağlığa zenginliğin üzerinde değer verir.
- She values health above wealth.
İstediğim ceket üç yüz dolara fiyatlandırıldı.
- The coat I wanted was priced at three hundred dollars.
Hiçbir şey zamandan daha değerli değildir fakat hiçbir şey daha az değerli değildir.
- Nothing is more valuable than time, but nothing is less valued.
Saray farelerle dolu olduğunda topal bir kedi, hızlı bir attan daha değerlidir.
- A lame cat is more valued than a fast horse when the palace is full of mice.
O kalemin ucunda diş izleri var.
- There are teeth marks on the end of that pencil.
Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
- The pregnancy left her with stretch marks.
Aynı değerleri paylaşmıyoruz.
- We don't share the same values.
Tom'un ahlaki değerleri yok.
- Tom has no moral values.
Soru işaretlerini emin olduğunuz yere koyun.
- Put question marks where you're sure.
Tırnak işaretlerinin nasıl kullanılacağını bilmiyorum.
- I don't know how to use quotation marks.
Muhtemelen Başbakan, dinî değerlere dayalı siyaseti kast ediyordur.
- Probably, the prime minister means 'politics based on religious values.'
Aynı değerleri paylaşmıyoruz.
- We don't share the same values.