bakışma

listen to the pronunciation of bakışma
Türkisch - Englisch

Definition von bakışma im Türkisch Englisch wörterbuch

bakış
glance

She gave a glance at me. - Bana bir bakış fırlattı.

At a first glance it seems easy. - İlk bakışta kolay görünüyor.

bakış
look

If looks could kill, I'd be dead by now. - Eğer bakışlar öldürebilse, ben zaten şimdiden ölmüş olurum.

Every time I look at this picture, I think of my father. - Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.

bakış
view

I can understand your point of view. - Bakış açınızı anlayabiliyorum.

Let's look at the problem from a different point of view. - Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.

bakış
blush

At first blush, Tom's suggestion seemed feasible. - İlk bakışta, Tom'un önerisi mümkün görünüyordu.

bakış
vision
bakış
sight

Our peoples have more in common than can be seen at first sight. - Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.

I caught sight of her at Shibuya. - Onun Shibuya bakışını yakaladım.

bakış
peep
bakışmak
look at one another
bakışmak
glance eachother
bakışmak
(Argo) leer
bakış
eye

You have bedroom eyes. - Davetkar bakışların var.

I saw the look of terror in Tom's eyes. - Tom'un gözlerinde terör bakışını gördüm.

bakış
squint
bakış
apercu
bakış
regard
bakış
dekko
bakış
{i} looking

I am looking at the matter from a different viewpoint. - Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum.

A person's way of looking at something depends on his situation. - Bir kişinin bir şeye bakış şekli onun durumuna bağlıdır.

bakışmak
mash-eye
bakışmak
pash-eye
bakışmak
googly-eyes
bakışmak
get-the-eye
bakışmak
come-up-and-see-me-sometime-look
bakışmak
sheep's-eyes
Bakış
lookup
bakış
look, glance
bakış
slant
bakış
blink
bakış
gander
bakış
shufty
bakış
outlooks
bakış
aspect

There are other aspects. - Diğer bakış açıları var.

bakış
eyeshot
bakışmak
make eyes at
bakışmak
make eyes
bakışmak
look at in an alluring manner
bakışmak
to look at one another
Türkisch - Türkisch
Bakışmak işi
Bakış
(Hukuk) NAZAR
bakış
Bakma işi veya biçimi: "Bakışları adamakıllı öfkeli olurdu."- S. Birsel
bakış
Bakma işi veya biçimi
bakış
(Osmanlı Dönemi) nigâh
bakışmak
İki veya daha çok kimse birbirine bakmak
bakışmak
İki veya daha çok kimse birbirine bakmak: "Ev halkı birbirlerine bakışıyorlar, söyleyecek söz bulamıyorlar."- S. M. Alus
bakışmak
Kaçamak ve gizli olarak birbirine bakmak
bakışmak
Kaçamak ve gizli olarak birbirine bakmak: "Eniştemle mürebbiyenin birbirine nasıl bakıştıklarına hiç dikkat ettin mi?"- H. R. Gürpınar
bakışma
Favoriten