bêrî

listen to the pronunciation of bêrî
Türkisch - Englisch

Definition von bêrî im Türkisch Englisch wörterbuch

-den beri
from
beri
onwards
beri
from

Tom has been working as a translator ever since he graduated from college. - Tom üniversiteden mezun olduğundan beri bir çevirmen olarak çalışmaktadır.

I haven't heard from Jane since she moved to Tokyo. - Tokyo'ya taşındığından beri, ben Jane'den haber almadım.

beri
on
beri
for

Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings. - 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.

It's been three years since Tom started working for Mary. - Tom Mary ile çalışmaya başladığından beri üç yıl oldu.

beri
the near side
beri
this way
beri
free
beri
since

I hear he has been ill since last month. - Onun geçen aydan beri hasta olduğunu duydum.

Since Mac wants to buy a new Mustang, he is saving money. - Mac bir yabani at almak istediğinden beri, parasını biriktiriyor.

beri
ever since

I have known him ever since he was a child. - Onu çocukluğundan beri tanırım.

He has been ill ever since Sunday. - O, Pazar gününden beri hastadır.

beri
onward
beri
down

Tom's gone down two pant sizes since he went vegan. - O vegan olduğundan beri Tom iki pantolon ölçüsü düştü.

That politician has come down in the world since the so-called Recruit scandal was publicized. - Sözde acemi skandalı duyulduğundan beri o politikacı dünyada gözden düştü.

beri
the near side; this way; since, ever since; for
beri
here; near, this side (of)
beri beri
been since
beri gel
come near!
beri gel
Come nearer. Come here
beri taraf
this side
o zamandan beri
since

Tom has lived in Boston since then. - Tom o zamandan beri Boston'da yaşamaktadır.

I haven't seen her since then. - O zamandan beri onu görmedim.

o zamandan beri
ever since

Nobody has seen him ever since. - O zamandan beri onu kimse görmedi.

Tom came to Japan three years ago and has been living here ever since then. - Tom üç yıl önce Japonya'ya geldi ve o zamandan beri burada yaşamaktadır..

-den beri
for
-den beri
since
-den beri
dated from
-den beri
ever since
-den beri sürekli olarak
ever since
o zamandan beri
since that time
o zamandan beri
thenceforth
4 yıldan beri çalışıyorum
i have been working for 4 years
başlangıçtan beri
From the beginning
bir süreden beri
Since a while
dünden beri
since yesterday
o zamandan beri
thenceforward
uzun yıllardan beri
for many years
baştan beri
from the off
baştan beri
from the outset
baştan beri
all along

Sami was the killer all along. - Sami baştan beri katildi.

başından beri
from the outset
başından beri
all along

We knew it all along. - Biz onu başından beri biliyorduk.

Tom knew about the surprise party all along. - Tom başından beri sürpriz parti hakkında biliyordu.

başından beri işin içinde olmak
get in on the ground floor
bilinmeyen dönemlerden beri
from time
den beri
since

We've been friends since I was 6 months old. - Ben altı aylıkken den beri biz arkadaşız.

I haven't seen Tom since 1988. - 1988' den beri Tom'u görmedim.

den beri
insomuch as
dünya kurulalıdan beri
since the world began
dığından beri
since when
epey zamandan beri
for some time past
eskiden beri
from of old
eskiden beri since
time immemorial, all along, for a long time past
ezelden beri
from time immemorial
fi tarihinden beri
since the year dot
icat edildiğinden beri
since its invention
icat edildiğinden beri
since the invention of
ileriden beri
for a long time now
kalubeladan beri since
the beginning of time, since day one
küçükten beri
from a child
küçükten beri
ever since childhood
laf ola beri gele
stuff and nonsense
ne zamandan beri
since when
ondan beri
thenceforward
ondan beri
since then
ondan beri
thenceforth
söz anlayan beri gelsin
(Konuşma Dili) None of you understand me
yıllardan beri
for years
çağlardan beri
down the ages
çocukluktan beri
from a child
çocukluktan beri
man and boy
çok eskiden beri
since the year dot
çoktan beri
for a long time
öteden beri
for a long time
öteden beri
for a long time, all along
öteden beri
all along
öteden beri süregelen gelenek
an unbroken custom
Englisch - Englisch

Definition von bêrî im Englisch Englisch wörterbuch

beri-beri
disease caused by a lack of vitamin B
Türkisch - Türkisch

Definition von bêrî im Türkisch Türkisch wörterbuch

BERÎ
(Osmanlı Dönemi) (Berâet. den) Kurtulmuş. Temiz. Kayıt ve hüküm altında olmayan. Zimmeti bulunmayan adam. Hiçbir karışıklık, kusur ve noksanı olmayan. Hastalıktan sâlim olan. (Bak: Ber
beri
Bu uzaklıkta bulunan
beri
çilek ve kiraz gibi etli ve ince kabuklu meyveler
beri
Bu uzaklıkta bulunan: "Ağaçlardan, karanlığın beri tarafına doğru bir nehir akışı var."- S. F. Abasıyanık. Çıkma durumundaki kelimelerden sonra getirilerek bir işin başlangıcını gösterir: "Kar sabahtan beri yağmıştı."- S. F. Abasıyanık
beri
Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı
beri
Çıkma durumundaki kelimelerden sonra getirilerek bir işin başlangıcını gösterir
KA'BERÎ
(Osmanlı Dönemi) Ailesine, arkadaşına, yoldaşına, kabilesine ve halkına katılık eden, kötü ahlâklı kişi
tez beri
Kolaylıkla, çabukça
öteden beri
Geçmişten bugüne kadar, başlangıçtan beri