İngiltere'den bir hafta önce geldiler.
- They arrived from England a week ago.
Buraya dün akşam altıda geldik.
- We arrived here at six yesterday evening.
Ben geldiğimde, anlaşmazlık kaynama noktasına ulaşmıştı.
- When I arrived, the dispute had reached its boiling point.
Birkaç dakika erken varmak her zaman iyi bir fikir.
- It's always a good idea to arrive a few minutes early.
O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
İtfaiyeciler umutsuzca olay yerine ulaşmak için çalışıyorlar. Umarız çok geç olmadan varırlar!
- Firefighters are trying desperately to reach the scene of the accident. Let's hope they arrive before it's too late!
İşyerine ter içinde gelmek istemiyorum.
- I don't want to arrive all sweaty at work.
Erken gelmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll try my best to arrive early.
Dün Tokyo'ya ulaştım.
- Yesterday I arrived in Tokyo.
Biz bekledik ama o ulaşamadı.
- We waited but he failed to arrive.
We arrived and booked in.
He had finally arrived on Broadway.
He died previous to my arrival.
- He died before I arrived.
... send a very very Canadian Way on that's arrived to the compromise ...
... The cavalry have arrived. ...