aşkına

listen to the pronunciation of aşkına
Türkisch - Englisch
for the sake of: Allah aşkına for the love of God, for Heaven's sake
for the love of
for one's sake
in the cause of
in the name of
for the sake of
aşk
love

They say love is blind. - Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.

Love is seeing her in your dreams. - Aşk onu rüyalarında görmektir.

aşk
amorous
aşk
crush

Tom married his high school crush Mary. - Tom lise aşkı Mary ile evlendi.

Mary was my first crush. - Mary benim ilk aşkımdı.

aşk
gallantry
aşk
flame

She gave herself to flames of love. - O kendini aşk ateşinin kollarına bıraktı.

aşk
passion

Red is the color of love, passion, fertility and power. - Kırmızı aşk, tutku, bereket ve güç rengidir.

It was a very passionate love affair. - Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.

aşk
adoration
aşk
amour
allah aşkına
for heavens sake!
allah aşkına!
upon my life!
allah aşkına!
for goodness sake!
aşk
adore
aşk
romance

You should stop reading romance novels. - Aşk romanları okumayı durdurmalısın.

I found out Tom likes romance novels. - Tom'un aşk romanlarından hoşlandığını keşfettim.

Allah aşkına
god sake
aşk
heart

seni seviyorum.

Only love can break your heart. - Sadece aşk kalbini kırabilir.

Open your heart; write beautiful love sentences! - Kalbini aç; güzel aşk cümleleri yaz!

aşk
the love
aşk
love of
aşk
of love
âşk
Love, amour, adoration, crush, passion, gallantry
Allah aşkına
for God's sake, for Heavens sake, for goodness' sake
Allah aşkına!
(Konuşma Dili) 1. For heaven's sake. l beg you. 2. How wonderful!
allah aşkına
for goodness' sake
allah aşkına
for pity's sake
allah aşkına
for the love of mike
allah aşkına
for Heaven's sake!
allah aşkına
for God's sake!
allah aşkına
for the love of God
aşk
love; passion
bırak allah aşkına
for crying out loud
ne var allah aşkına
what the dickens
neredeydin allah aşkına!
where in heaven have you been?
pir aşkına/yoluna just
for love, without asking or expecting anything in return
Türkisch - Türkisch

Definition von aşkına im Türkisch Türkisch wörterbuch

AŞK
(Osmanlı Dönemi) İttibâ'. Alâka.İnsanın mahiyeti ulviye; fıtratı, câmia olduğundan; binler envâ-ı hâcât ile binbir esmâ-i İlâhiyyeye herbir ismin çok mertebelerine fıtraten muhtaçtır. Muzaaf ihtiyaç, iştiyaktır. Muzaaf iştiyak, muhabbettir. Muzaaf muhabbet dahi aşktır. Ruhun tekemmülâtına göre merâtib-i muhabbet, meratib-i esmâya göre inkişaf eder. Bütün esmâya muhabbet dahi -çünki o esmâ Zât-ı Zülcelâl'in ünvanları ve cilveleri olduğundan- muhabbet-i zâtiy
Allah aşkına
Birlikte söylendiği sözün anlamına göre ant vermek veya yalvarmak için "Allahını seversen" anlamında, şaşma, usanç bildiren söz
AŞK
(Osmanlı Dönemi) (Işk) Çok ziyâde sevgi. Şiddetli muhabbet. Sevdâ. Candan sevme
Aşk
amor
Aşk
sevi
Aşk
heva
aşk
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi: "Gönlüm düştü bu sevdaya / Gel gör beni aşk neyledi."- Yunus Emre
aşk
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi
Englisch - Türkisch

Definition von aşkına im Englisch Türkisch wörterbuch

tanrı aşkına
For God's sake
aşkına
Favoriten