şaşırt

listen to the pronunciation of şaşırt
Türkisch - Englisch
{f} bewildered
bewilder
{f} amazed

A young Kyrgyz woman, creating a miracle with her own hands in Moscow, amazed the Dagestanis. - Moskova’da kendi elleriyle bir mucize yaratan genç bir Kırgız kadın, Dağıstanlıları şaşırttı.

The circus amazed and delighted the children. - Sirkler çocukları şaşırttı ve sevindirdi.

{f} confounded
{f} dumfounding
{f} mystified
{f} confounding
{f} baffle

His memory baffles me. - Onun belleği beni şaşırtıyor.

That just baffles me. - O sadece beni şaşırtıyor.

took aback
{f} surprising

It's surprising that you haven't heard anything about her wedding. - Onun düğünü hakkında bir şey duymamış olman şaşırtıcı.

It is not surprising that he resigned. - Onun istifa etmesi şaşırtıcı değildir.

dumfound
obfuscate
{f} astonished

The fearful noise astonished anyone coming for the first time. - Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.

{f} dumbfounding
{f} puzzle

His question puzzles me. - Onun sorusu beni şaşırtıyor.

His behavior puzzled me. - Onun davranışı beni şaşırttı.

make confused
{f} puzzled

He was puzzled by the question. - Soru onu şaşırtmıştı.

His behavior puzzled me. - Onun davranışı beni şaşırttı.

{f} baffling
bedevil
mystify
{f} dumbfounded
{f} amazing

It is amazing that you won the prize. - Ödülü kazanman şaşırtıcı.

It's amazing how much trouble Tom is able to get into. - Tom'un başını bu kadar çok belaya sokması şaşırtıcı.

{f} astounded
amaze

Her cleverness often amazes me. - Onun akıllılığı sık sık beni şaşırtır.

Tom never ceases to amaze me. - Tom beni şaşırtmaktan asla vaz geçmez.

{f} surprise

The news surprised him as much as it did me. - Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.

Her silence surprised me. - Onun sessizliği beni şaşırttı.

flabbergast
{f} nonplusing
{f} bewildering
take aback
perplexed
{f} stumping
astonish

The astonishing blow finished the match. - Şaşırtıcı darbe maçı bitirdi.

She was astonishingly beautiful. - O, şaşırtıcı şekilde güzeldi.

{f} astonishing

The answer was pretty astonishing. - Cevap oldukça şaşırtıcıydı.

She was astonishingly beautiful. - O, şaşırtıcı şekilde güzeldi.

{f} flabbergasted
dumbfound
confuse

Are you intentionally trying to confuse me? - Bilerek beni şaşırtmaya mı çalışıyorsun?

Tom is trying to confuse you. - Tom sizi şaşırtmaya çalışıyor.

taken aback
{f} puzzling

I can see how that would be puzzling. - Bunun ne kadar şaşırtıcı olacağını görebiliyorum.

It was puzzling to me. - Benim için şaşırtıcıydı.

mesmerize
{f} surprised

My decision to study abroad surprised my parents. - Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.

His words surprised me. - Onun sözleri beni şaşırttı.

make flustered
nonplus
{f} mystifying
baffled
tookaback
perplex

Sami asked Layla a perplexing question. - Sami, Leyla'ya şaşırtıcı bir soru sordu.

disconcert
takenaback
takeaback
take#aback
şaşır
befuddle
şaşır
surprize at
şaşır
surprize by
şaşır
be amazed at
şaşır
befuddled