ındubitable

listen to the pronunciation of ındubitable
Englisch - Türkisch

Definition von ındubitable im Englisch Türkisch wörterbuch

certain
malum
certain
{s} mutlâk

O, oyunu mutlaka kazanacak. - He is certain to win the game.

certain
{s} güvenilir

Çeviri bir kadın gibidir. Güzelse güvenilir değildir. Güvenilirse kesinlikle güzel değildir. - Translation is like a woman. If it is beautiful, it is not faithful. If it is faithful, it is most certainly not beautiful.

Niyetlerinizin güvenilir olduğuna eminim. - I'm certain that your intentions are honorable.

certain
belirli

Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır. - Properly used, certain poisons will prove beneficial.

Bu kitap belirli bir değere sahiptir. - This book has a certain value.

certain
muhakkak
certain
{s} kesin

Buraya ne zaman geldiği kesin değil. - It is not certain when he came here.

O, kesinlikle cesaretsiz değildir. - He is certainly not without courage.

certain
Belli

Belli bir noktadan sonra her şey biraz daha zor oldu. - After a certain point, everything became a little more difficult.

Tom takdir edeceğin belli niteliklere sahip. - Tom has certain qualities you'll appreciate.

certain
{s} kesin, kati
certain
{s} belirli, muayyen
certain
{s} belirlenmiş
certain
{s} kuşkusuz
certain
of a certain age orta yaşlı
certain
{s} emin

Tom kesinlikle hepimizin eğlendiğinden emin oldu. - Tom certainly made sure we all had a good time.

15 Mart'a kadar laboratuvar ekipmanını teslim edebileceğimden eminim. - I'm certain we can deliver the laboratory equipment by March 15th.

certain
(sıfat) kesin, muhakkak, mutlâk, şüphesiz, güvenilir, kuşkusuz, emin, belirlenmiş, belirli, belli; herhangi bir, falanca
certain
kararlaşmış
certain
{s} herhangi bir

Ben herhangi bir hata yapmadığımdan oldukça eminim. - I'm pretty certain I haven't made any mistakes.

Herhangi bir kış gününde ona rastladım. - I met her on a certain winter day.

certain
süphesiz
Englisch - Englisch
{a} certain
Indubitable
undoubtable
ındubitable
Favoriten