çift

listen to the pronunciation of çift
Türkisch - Englisch
double

The only room available is a double. - Müsait olan tek oda bir çift kişilik.

You're double-parked. - Çifte park etmişsiniz.

pair

I bought a pair of shoes. - Bir çift ayakkabı aldım.

I've worn out two pairs of shoes this year. - Bu yıl iki çift ayakkabı eskittim.

couple

The new couple have gone off to Hawaii on their honeymoon. - Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.

They are a good couple. - Onlar iyi bir çifttir.

even

I think we're even now. - Sanırım biz şimdi çiftiz.

Even a (traditional Korean) straw shoe belongs to a pair. (literal) - Bir geleneksel Kore saman ayakkabısı bile bir çifte aittir.

(sayı) even
double, pair, couple
twin

I'd like a twin room, please. - Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.

duplicate

Duplicates of this sentence have been deleted. - Bu cümlenin çiftleri silindi.

bi
married couple

They fight like an old married couple. - Onlar eski bir evli çift gibi kavga ediyorlar.

More and more married couples share household chores. - Gittikçe artan sayıda evli çift ev işlerini paylaşıyor.

dual

I want my children to have dual citizenship. - Çocuklarımın çifte vatandaşlığa sahip olmasını istiyorum.

He has a dual personality. - O bir çift kişiliğe sahiptir.

(Matematik) even (number)
pair of animals (consisting of a male and a female)
geminate
binary
dipl
duple
mate, one member of a pair: Bu ayakkabının çiftini kaybettim. I've lost the mate for this shoe
watchmaking, print. pincers
ambi

Sami and Layla were an ambitious young couple. - Sami ve Leyla hırslı bir genç çiftti.

amphi
duet
diplo
yoke
pair: bir çift ayakkabı a pair of shoes
conjugate
dyad
double , dual , even
team (of two animals): bir çift öküz a yoke of oxen
brace
double, dual; (sayı) even; double, pair; yoke; pincers
couple of

All Tom wanted was for Mary to play a couple of tunes on her ukulele. - Tom'un bütün istediği Mary'nin ukelede bir çift melodi çalmasıydı.

Tom caught a couple of large trout yesterday. - Tom dün bir çift büyük alabalık yakaladı.

pair of

You should take another pair of glasses when you go abroad. - Yurtdışına giderken, bir çift gözlük daha almalısınız.

I want to buy a pair of ski boots. - Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.

team
(Tıp) dipole
duad
di-
bi-
couples of
(Tıp) par

His parents were farmers. - Onun ailesi çiftçiydi.

My parents also have a farm. - Ebeveynlerimin de bir çiftliği var.

(Tıp) bigeminus
{s} duplex
diploid
twi
zygo
till

The farmer rose at sunrise and worked till sunset. - Çiftçi gün doğumunda kalktı ve gün batımına kadar çalıştı.

He works on the farm from morning till night. - Sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışıyor.

di
duo
çift sürmek
plough
çift ölçü
(Gıda) double
çift cam pencere
Double glass window
çift doğrusal
Bilinear
çift katlı otobüs
Double decker
çift kişilik
double personality

çift kişilikli olduğu için ne zaman ne yapacağını kestiremiyordum.

çift kişilik yatak
queen bed
çift taraflı
mutual
çift yumurta ikizi
Fraternal twins
çift yüzlü disk
double layer disk
çift çeker
double takes
çift akortlu
double tuned
çift akımlı
double-current
çift akışlı türbin
double-flow turbine
çift anlamlı
double barrelled [Brit.]
çift anlamlı
double meaning
çift anlamlı
double barreled
çift anlamlı kullanma
syllepsis
çift anlamlı olarak
ironically
çift anlamlı söz
double entendre
çift anlamlı söz
double meaning
çift anlamlılık
doubleness
çift aralık
double space
çift aralıklı
double spaced
çift armatür
double armature
çift ateşleme
double ignition
çift atlı
two-horse, drawn by two horses
çift atomlu
diatomic
çift atış sports two shots of the starter's pistol
(used to signal a false start)
çift ağızlı
double-edged
çift aşamalı
double-stage
çift bazlı
dibasic
çift bağ
double bond
çift başlı
double-headed
çift beslemeli
double-fed
çift biçimli
dimorphous
çift biçimli
dimorphic
çift biçimlilik
dimorphism
çift cam
double-glazing
çift camlı pencere
1. double window (i.e. one fitted with a storm window). 2. double-glazed window
çift camlı pencere
double-glazed window
çift cinsiyetli
bisexual
çift cinsiyetli
androgynous
çift delgi
double punch
çift denklik
even parity
çift dikiş
arg,repeating (a year at school)
çift dikiş
1. double seam. 2. slang repeater (of a class). 3. slang repeating a class
çift dikiş yapmak
(öğrenci) to repeat a year
çift dikişçi
pupil who is repeating a year at school, repeater
çift dikme
double strut
çift dip
double bottom
çift direkli hollanda balıkçı gemisi
dogger
çift dirsek
U-joint
çift dirsek
double bend
çift diyot
double diode, duo-diode
çift döşeme
double floor
çift düğmeli
double breasted
çift düğmeli/önlü
double-breasted
çift ekran
double screen
çift eksenli
biaxial
çift etki
double action
çift etkili
double-acting
çift evreli
two-phase, double-stage
çift fazlı
diphase
çift flanş
double flange
çift flanşlı göbek
(Otomotiv) double flange hub
çift frekans
double frequency
çift fren
duplex brake
çift görme
double vision, diplopia
çift görmek
1. to see double. 2. (Konuşma Dili) to be drunk
çift harmonik
even harmonic
çift hat
double line
çift hatlı rail
double-track
çift hece
disyllable
çift huzmeli
double-beam
çift isimli
binominal
çift kabuklu midye
(Tabiat Doğa) (yumuşakçalar, naime) bivalve
çift kabuklu yumuşakça
bivalve
çift kalender
tandem calender
çift kanallı
(ses bandı) twin track
çift kanatlı kapı
double door
çift kanatlı pencere casement window
(consisting of two sashes)
çift kanatlı uçak
biplane
çift kapı
double door
çift karbüratör
duplex carburettor
çift karinalı
naut . double-keeled
çift karineli
double keeled
çift katlı
two ply
çift katlı
doubledeck
çift katlı
double decked
çift katlı otobüs
doubledecker
çift katlı otobüs
double-decker
çift katlı ranza
double-decker
çift katman
double layer
çift kayıt sistemi
(muhasebe) double entry
çift kişilik
double bed
çift kişilik bir oda
double room

We'd like a double room with bath. - Banyosu olan çift kişilik bir oda istiyoruz.

I'd like a double room. - Çift kişilik bir oda rica ediyorum.

çift kişilik bir oda rica ediyorum
I'd like a double room
çift kişilik dans
twosome
çift kişilik odamız kalmadı
There are no double rooms left
çift kişilik yatak rezervasyonu yaptırmıştım ama odamda ikiz yatak var
I reserved a double bed but I got a twin
çift kişilik yatağı olan bir oda rica ediyorum
I'd like a room with a double bed
çift kişiliklilik
split personality
çift kollu
double-armed
çift koni
double cone
çift koşmak
to harness to the plough
çift koşumlu at
span
çift kulplu eski testi
amphora
çift kürekli tekne
pair oar
çift kırılma
double refraction
çift levha
double plate
çift lokomotifli katar
doubleheader
çift maksatlı
dual purpose
çift maksatlı geliştirilmiş konvansiyonel mühimmat
(Askeri) dual purpose improved conventional munitions
çift melez
double cross
çift mercek
doublet
çift moleküllü
bimolecular
çift motor
twin engine
çift motorlu
bimotored
çift motorlu
twin-engined
çift motorlu
twin-engine
çift motorlu
twin engined
çift mısra
couplet
çift namlulu
double barreled
çift namlulu
double barrelled [Brit.]
çift namlulu
double-barrelled
çift nüsha olarak hazırlamak
indent
çift odaklı
bifocal

Who invented bifocals? - Çift odaklı gözlüğü kim icat etti.

çift odaklı gözlük camı
bifocal
çift olmak
pair
çift opsiyon işlemi
straddle
çift paraşüt
double parachute
çift parite
even parity
çift pencere
double window
çift perçinli
double riveted
çift piston
double piston
çift plaka
double plate
çift plise
box pleat
çift rakle
double doctor knife
çift sarkaç
double pendulum
çift sayı
even number

Every even number is the sum of two primes. - Her çift sayı iki asal sayının toplamıdır.

Two, four, six and eight are even numbers. - İki, dört, altı ve sekiz çift sayıdırlar.

çift sekizli karakter kümesi
double-byte character set(DBCS)
çift standartlı
dual standard
çift sürmek
to plough, to plow
çift sürmek
to plow
çift sütun
double column
çift sütun print
double column
çift sınırlayıcı
double limiter
çift sıra halinde
in file
çift sıralı
double row
çift tabaka
double layer
çift taban
double floor
çift taraflı
reciprocal
çift taraflı
two way
çift taraflı
double faced
çift taraflı
bipartite
çift taraflı
double-edged
çift taraflı
double-sided
çift taraflı ajan
double agent
çift taraflı defter tutma
double-entry bookkeeping
çift taraflı defter tutma
double entry
çift taraflı gözetim
(Hukuk) bilateral surveillance
çift taraflı işleyen
double acting
çift taraflı işleyen
double action
çift taraflı kayıt
double entry
çift taraflı menteşe
two way hinge
çift taraflı oynamak
play a double game
çift tekerlekli
two-wheeled
çift telli
bifilar
çift tonlu çoklu frekans
(Askeri) dual tone multi-frequency
çift triyot
twin triode
çift tuz
double salt
Türkisch - Türkisch
Küçük maşa veya cımbız
Kara saban
Toprağı sürmek için birlikte koşulan iki hayvan
Birbirini tamamlayan iki tekten oluşan
Tipo baskıda metal harfleri dizerken kolaylık olsun diye kullanılan cımbıza benzer ince uçlu alet
Bir erkek ve bir dişiden oluşan iki eş: "Kocası İtalyan, karısı Sırbistanlı olan bu çift ile araları pek iyi idi, ailece de görüşüyorlardı."- R. H. Karay
Bir erkek ve bir dişiden oluşan iki eş
Birbirini tamamlayan iki tekten oluşan (nesneler)
(Osmanlı Dönemi) ZEVATA
(Osmanlı Dönemi) ŞEF'
çift kök
Bir fonksiyonda hem f(a)=0 hem de f'(a)=0 koşullarını sağlayan a değeri. Bir polinom kök faktörlerine ayrıldığı zaman a noktasındaki çift kök (x-a)**2 olarak ifade edilir
çift sayı
4, 6, 8 gibi 2'nin katı olan ve 2'ye bölünebilen tam sayı
çift atış
Çıkış hakeminin, çıkışın yanlış olduğunu koşuculara bildirmek ve yarışı durdurmak için yaptığı iki el tabanca atışı
çift ayaklılar
Duyargaları sekiz eklemli, vücut halkalarında ikişer çift ayak bulunan, ıslak ve karanlık yerleri seven çok ayaklılar topluluğu
çift camlı
Aralarında boşluk bırakılarak takılmış iki camı bulunan (pencere)
çift cinsellik
Kişinin beyninde bir dişi bir de erkek gizil gücün bulunması durumu
çift dalma
Ayakta güreşirken beklenmeyen bir atılımla karşısındakinin iki ayağını birden kapma
çift desimetre
Üzerinde yirmi cm'lik bölüntüler bulunan ölçü cetveli
çift dikiş
Birbirlerinden geçen iki sıra düz dikiş
çift dikiş
Bir sınıfta iki yıl üst üste okuma, çifte dikiş
çift direkli
İki direkli küçük yelkenli
çift dirsek
Boruya 180° lik dönüş veren dirsek
çift dişliler
Omurgalılardan, üst çenedeki bir çift kemirmeye yarayan kesici dişin arasında bir çift daha küçük dişleri bulunan kemiriciler takımının bir alt takımı
çift kanatlılar
Sinekler gibi iki kanadı olan ve emici ağızları bulunan böcekler takımı, iki kanatlılar
çift kapı
Üst üste kapanan veya birbirine vidalanarak kullanılan, yalıtma özelliği çok, iki katlı kapı
çift kişilik
İki kişiye ait, iki kişilik
çift kol
Aynı yönde ilerleyen, duran veya yürüyen birliklerden ve araçlardan oluşan yan yana iki kol
çift küme
Birbirine çok yakın iki yıldız kümesi
çift motorlu
İki motorlu küçük uçak
çift parmaklılar
Memelilerin öküz, koyun gibi parmakları çift olan takımı
çift pencere
Yalıtkanlığı artırmak amacıyla üst üste kapanan iki kanat biçiminde yapılmış pencere
çift vuruş
Kurala aykırı ancak kasıtlı olmayan bir davranış dolayısıyla topun doğrudan doğruya kaleye vurulamadığı, iki vuruşlu bir ceza türü
çift yıldız
Birbirinin çekim etkisinde bulunan ve böylece ortak kütle merkezi çevresinde dolanan yakın iki yıldız
çift zamanı
Tarla sürme zamanı
çift çubuk
Mal mülk, para edebilecek bütün varlıklar
çift çubuk
Çiftçilik yapabilmek için gereken her türlü araç
çift öküz(solhan)
Ağrı ilinde bir dağ
bir çift
Biraz, bir iki
bir çift
İki adet
stereoskopik çift
Stereoskopla incelemek için aynı görünüşün, farklı görüş noktalarından alınmış iki fotoğrafından oluşan bütün
çift cinsiyetli
hermafrodit